"نظرت إليه" - ترجمة من عربي إلى تركي

• ona baktım
• ona baktı
• Ona baktın
• ona bakar ve
• ona bakarsan
• ona baktığımda

Bir sigara yakmak için kibriti çaktı ona baktım ve neden durduğunu anladım.
أشعل عود الثقاب ليشعل سيجارة فقط و نظرت إليه فى السيارة وعرفت السبب

Otelden ayrıldığımızda, paltosunu çıkarıp omuzlarıma koydu sonra ona baktım.
حين إنصرفنا ،قام بخلع معطفه ووضعه على أكتافى ثم نظرت إليه

ona baktı ve dedi ki, "Kavramın delili -- yaratım sınırlanmalı."
ولكنها نظرت إليه وقالت، "دليل على الفكرة-- الابتكار يحتاج قيودا."

O tatlı havada, bahçenin ışığında Mathilde ona baktı.
في الهواء الطّلق على ضوء الحديقة ماتيلد) نظرت إليه)

Demek Ona baktın, öyle mi?
إذن ، أنت نظرت إليه ؟

Çiçekçi kıza bakar, kız da ona bakar ve unutma ki, kız kördü, yani onu ilk kez görüyordu.
, لقد نظر لبائعة الزهور , وهى قد نظرت إليه ....

ona bakarsan, seni sonsuza kadar uyutur. İnanmıyor musun?
إذا نظرت إليه يجعلك تنام للأبد إلى الأبد ، هل تصدقِ ذلك ؟

ona baktığımda, minnacık şeyin nasıl bir yaratık olduğunu gördüm.
نظرت إليه ورأيت كم كان مخلوقاً صغيراً. وقلت في ذهني:

Ve birden ona baktım ve birlikte yaşadığımız onca an aklıma geldi.
ثم نظرت إليه فقط وفكرت في كل اللحظات التي عشناها معاً

ona baktım ve ne demek istediğini anladım.
و نظرت إليه و رأيت ما كان يقصد

Ben de ona baktım ve dedim ki:
"لقد كنت أنتظركِ طوال اليوم .. لذا نظرت إليه وقلت " آسف أيها الضابط

Sonra ona baktım ve dedim ki, kastettiğin gerçekten bir sallanan sandalye alıp onda sallanarak beklememi istediğin mi?
و نظرت إليه و قلت، "هل حقاً تعني ما تريدني أن أفعل بأن أشتري كرسي هزّاز

ona baktım ve "Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim." dedim.
نظرت إليه و قلت: شكرا لمساعدتي

Sonra beni gördü. Ben ona baktım, o da bana baktı ve ...
لقد رآني نظرت إليه وهو نظر إلي

"Barney ismindeki genç adam, üzüntüyle ona baktı.
"كان هناك شاب اسمه (بارني) نظرت إليه بحزن شديد"

ona baktı...
...نظرت إليه

"ona baktı.
"نظرت إليه.

Ona baktın mı?
هل نظرت إليه .

Eğer ona bakarsan, iblisi sana musallat olur.
وإذا نظرت إليه سوف يتدفق شره إلى داخلك

ona baktığımda benimle senin ve her şeyin aslında olmadığını, olmayacağını ve olamayacağını anladım.
إنما نظرت إليه وفكرت بك وما بيننا، وكل ما لم يحدث، ولايمكن أن يحدث ولن يحدث.