diye sordum. bana baktı. "Yakası seni boğuyor gibi görünüyor." | TED | نظر إلي نظرة خاطفة وقال: "يبدو أن هذه الصدرية تخنقك" |
Çeçenistan'a gittiğimde tanıştığım ilk kişi bana baktı ve "burada ne arıyorsun" dedi. | TED | عندما ذهبت الى الشيشان أول شخص قابلته نظر إلي و بدا وكأنه يقول ماذا تفعل هنا؟ |
Ben Oliver'a baktım ve Oliver da bana baktı ve sonra... | Open Subtitles | حسنا , نظرت إلى اوليفر واوليفر نظر إلي ومن ثم |
Salak herif bana baktı ve "Biliyorum, biliyorum" dedi. | Open Subtitles | نظر إلي أولئك الأغبياء وقالوا اعلم ، اعلم |
Ön dişlerimi kaybettiğimde abim bana bakıp "Ah, bu sana da mı oldu? | TED | لما فقدت سني الأمامي، نظر إلي أخي وقال، حدث هذا معك، أيضاً؟ |
Adam bana baktı, "Sizin için ne yapabilirim Bay Gehry?" | TED | ثم نظر إلي الموظف وقال "والآن كيف بإمكاني مساعدتك سيد جيري؟" |
dedi. Sonra bana baktı ve "Umarım hala ninemizle yaptığın konuşmada takılı kalmadın." | TED | ثم نظر إلي بشدةٍ وقال: " أوه ، أتمنى ألا تكون لازلت متمسكاً بذلك الحديث التي حدثتك به جدتي." |
Bilgiç bir şekilde bana baktı ve "Elyn, anlamıyorsun: Bu insanlar psikotik. | TED | نظر إلي بعلم و قال "ايلن، انت لا تفهمين: إن هؤلاء الناس يعانون من اضطرابات ذهنية |
Ve o sadece bana baktı ve kahkaha attı ve dedi ki, dedi ki: "Adam, bu gerçekten alışılmışın dışında yeni ve ilginç bir fikir, ama biz aşırı derecede muhafazakar bir organizasyonuz. | TED | نظر إلي ، ضحك وقال قال :" آدم ، إنها فكرة جديدة حقا ، ولكننا مؤسسة محافظة متشددة |
Yatak zamanı dualarını bitirdikten sonra, bana baktı ve bir soru sordu: "Annecim, biz kötü insanlar mıyız?" | TED | بعد أن أنهى جميع طقوس النوم، نظر إلي وسألني سؤالا: "أمي، هل نحن أشخاص سيئون؟" |
Son el sıkışmamızda bana baktı ve "Kevin, üzgünüm, ama gitmeliyim" dedi. | TED | عند المصافحة الأخيرة ، نظر إلي ، وقال ، " كيفن ، أنا آسف ، لكن علي الذهاب . " |
Değil mi?” Arkadaşım bana baktı ve dedi ki: “Aynen insanların beyninin delinmesindeki gibi bir şeyi mi kastediyorsun?” | TED | ثم نظر إلي و قال , " تقصد أنه يشبه عندما يثقبون في عقول الناس ؟ " |
Omuzlarını silkip bana baktı ve bana Fransızca cevap verdi, ''On doit.'' | TED | نظر إلي وهز كتفيه، وقال بالفرنسية: ".On doit" |
Oğlum bana baktı, kafasını salladı ve şöyle dedi, "Teşekkürler anne." | TED | نظر إلي ابني، هز رأسه ثم قال: "شكرا، أمي." |
Bu kariyer danışmanının ofisine gittiğimde bana baktı ve şöyle dedi: "Ne yapmak istiyorsun?" | TED | لذا ففي كل مرة - بالضبط - زرت مستشار التوجيه المهني، نظر إلي وقال: "ماذا تريدين أن تفعلي؟" |
bana baktı ve dedi ki; "Meclis üyesi Tubbs, bu komşularım için. " | TED | نظر إلي وقال: "عضو المجلس توبس، هذا من أجل جاري" |
Sonra bana baktı ve dedi ki: “Bugün ne yapmaya hazırsın ki bundan 50 yıl sonra doğan bir çocuğun başkan olma şansı olsun?” | TED | ثم نظر إلي وقال: "ما الذي أنت مستعد لفعله اليوم حتى بعد 50 عاماً من اليوم يكون لمولود الفرصة بأن يكون رئيساً؟" |
Ve kutu geldiğinde küçük Jake bana baktı ve... | Open Subtitles | وعندما وصل الكرسي، نظر إلي "جيك" الصغير وقال |
Sana yemin ederim bana bakıp parmağını uzattı. | Open Subtitles | أقسم بذلك .. بأنه نظر إلي وأعطني إشارة الأصبع |
Omar üstümüzden uçan helikopteri gösterirken korkulu ve yaşlı gözlerle bana bakıp | TED | نظر إلي عمر بعينين خائفتين دامعتين وقال: "عمُّو، شو هذا؟" |
Gözlerimin içine bakıp detayları hallettiğini söyledi. | Open Subtitles | و قد نظر إلي بعينيه, و أخبرني أنه يعمل على التفاصيل |
Bana baktığı zaman, ona boyun eğiyorum. | Open Subtitles | عندما نظر إلي أطعته |