Uçak yolculuğu yapacağınız zaman, başka seçeneğiniz olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بالطيران نعلم أنه ليس لديكم خيار كالمعتاد |
Bak Çizgi Romancı Adam, film hakkında... Harika olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | اسمع يا بائع المجلات ، عن موضوع الفيلم نعلم أنه ليس بذك الروعة |
Çok üzgün Komiser Denton. -Sizin suçunuz olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | إنها حزينة دينتون، نحن نعلم أنه ليس خطأك، صحيح؟ |
Bir cinayet suçlaması için yeterli olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم أنه ليس هناك ما يكفي لتهمة القتل |
Herkesin bizim bu gece olduğumuz kadar şanslı olmadığını biliyoruz. Cidden şanslı olduğumuzu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | نعلم أنه ليس الجميع محظوظٌ مثلنا الليلة |
Derdinizin uyuşturucuyla olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنه ليس لديك مشكلة مع المخدرات |
Pekâlâ ahbap. Senin olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | حسنا يا صديقى, نعلم أنه ليس أنت |
Rip olmadığını biliyoruz zira onun gidilecek bir geçmişi yok. | Open Subtitles | نعلم أنه ليس (ريب) لأنه لا يملك ماضياً للرجوع إليه |
(Alkışlar) Kaynakların ırk veya cinsiyete göre tahsis edilmesinin doğru olmadığını biliyoruz. | TED | (تصفيق) نحن نعلم أنه ليس من المناسب تخصيص الموارد حسب العرق أو الجنس. |
Tamam, onun kanı olmadığını biliyoruz, değil mi? | Open Subtitles | حسناً نعلم أنه ليس لها |
Sanırım her ikimizde bu kişinin ben olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعلم أنه ليس أنا |
Kabartma tozu olmadığını biliyoruz. Peki, ne o zaman? | Open Subtitles | نعلم أنه ليس مسحوق خبز ماهو ؟ |
Senin büyük hayranın olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنه ليس من معجبينك. |
Jeremy olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | ( نعلم أنه ليس ( جيرمي |