CIA'dan emekli bir memur olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نفترض أنه ضابط موظف لدى الاستخبارات الامريكية متقاعد |
Buraya gelmesinin tek sebebinin bize zarar vermek olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | يُمكننا أن نفترض أنه قادم إلي هُنا بغرض أحداث الضرر إلينا. |
İşi kabul etti farz edelim, ortaya ne çıkmış olacak? | Open Subtitles | لذا نفترض أنه قبل العرض حينها سيكون ماذا ؟ |
Öyleyse, yüzlerini ve de isimlerini bilmediği FBI ajanlarından kurtulmak için, ne ölçüde insanların ölümünü kontrol edebildiğini belirleyecek testler yaptığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | إذاً ليتخلص من عملاء المباحث الفيدرالية الذين لا يعرف وجوههم ولا أسماؤهم يمكن أن نفترض أنه أجرى اختبارات لإيجادهم |
Sam Garper'ın hesabını başka bir kullanıcıyla paylaştığını düşünüyoruz muhtemelen Norris Allen. | Open Subtitles | نظن (سام غاربر) يشارك الحساب مع مستخدم آخر، نفترض أنه (نوريس آلين) |
Tamam, diyelim ki Tanrı yok ve herkes her istediğini yapmakta tamamen özgür. | Open Subtitles | دعنا نفترض أنه لا رب هناك، وأن كل إنسان حر في أن يفعل أي شيء يريده. ما الذي يمنعك من قتل شخص ما؟ |
Tamam, sanırım gemide bir tane bulunmadığını varsayacağız. | Open Subtitles | حسنا. أخمن أننا يجب أن نفترض أنه ليس هناك واحدة على متنها |
Şimdilik ölümlerin süreceğini düşünmeliyiz. | Open Subtitles | الآن علينا أن نفترض أنه سيستمر بالقتل |
Bina içinde konuştuğunuz her şeyi dinlediğini varsaymak durumundayız. | Open Subtitles | يجب أن نفترض أنه يستمع لكل شيء قلناه داخل المبنى |
Diğer adaylara yapılan saldırının da arkasında onun olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نفترض أنه وراء الهجوم السابق على المرشحين الآخرين |
Olay gerçekleşmeden hemen önce Gates de ortadan kaybolduğuna göre, bir şekilde onun da parmağının olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | بما أن " جيتز " أخذ غياب بحدث قبل حدوث هذا نفترض أنه متورط ببعض هذه الأمور |
Navor'un aradığı adam olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نفترض أنه الرجل الذي كان يبحث عنه (نافور) |
40'lı yıllarda hepsinin aynı anda ele geçirildiğini farz etmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نفترض أنه تم أخذهم كلهم في نفس الوقت سابقًا في الأربعينيات. |
- Büyük bir ayaklanma olacağını farz etmeliyiz. | Open Subtitles | ينبغي أن نفترض أنه سيكون هناك تمردا ً واسع النطاق |
Sadece bu parayı senin hesabına yatırdığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نفترض أنه قدم تلك الودائع إلى حسابك |
Sylvester da bir şey yok, yani sadece mantarları öldürdüğünü varsayabiliriz. | Open Subtitles | سيلفستر ما يرام، و لذلك يمكننا أن نفترض أنه يقتل فقط الفطريات. |
Sam Garper'ın hesabını başka bir kullanıcıyla paylaştığını düşünüyoruz muhtemelen Norris Allen. | Open Subtitles | نظن (سام غاربر) يشارك الحساب مع مستخدم آخر، نفترض أنه (نوريس آلين) |
diyelim ki bu haberlerden kalbine bir şey olmadı. | Open Subtitles | نفترض أنه لم يصب بأزمة قلبية من هذا الخبر |
30 yıl yerinden kıpırdamadı. Kaçmaya bugün karar verdiğini mi varsayacağız? | Open Subtitles | لقد بقيت هادئةً 30 عاماً , كيف نفترض أنه اليوم الذي ستهرب فيه ؟ |
Yakalamak için doğru gibi düşünmeliyiz. | Open Subtitles | وللقبض عليه علينا أن نفترض أنه حقيقي. |
Eğer Bennett birileri tarafından alınmış ise bilgi için işkence gördüğünü varsaymak durumundayız. | Open Subtitles | إن (بانيت) تم إختطافه، علينا أن نفترض أنه تم تعديبه من أجل بضعة معلومات |