bu bilgi terimleri içerisinde kendi biyolojimizi anlıyoruz ve bu bir anahtar noktadır. | TED | إن مفتاح الثورة هنا هي أن نفهم البيولوجيا الخاصة بنا بنفس شروط المعلوماتية. |
Biz bu sarayın çok konforlu olduğunu, ve çevrenin de tamamen uygun olduğunu anlıyoruz, ama şimdi, korkarım sizin için en güvenli yer değil. | Open Subtitles | نحن نفهم أن هذا القصر يمكن أن يقدم راحة كبيرة والحي بالتأكيد هو لطيف جدا لكن في هذه اللحظة اخشى انه ليس الاكثر امانا |
Bu durumun süresinin hangi etken tarafından kontrol edildiğini anlamak istedik. | TED | هنا نريد أن نفهم من المسؤول عن مدة استمرارية هذه الحالة |
Tamam birbirimizi anladık,ben onu almak istersem eğer, bir saniye | Open Subtitles | إذن نحن نفهم بعضنا اشتره ، حسناً ؟ انتظر قليلاً |
Bu konuların içine daha derin daldıkça daha iyi anlamaya başlıyoruz ki işletmeler, sosyal problemleri çözünce kâr sağlıyorlar. | TED | كلما خضنا أكثر في هذه القضايا كلما بدأنا نفهم أنه في الواقع أرباح الأعمال من الحلول من المشاكل الاجتماعية |
Bunun treni durdurmak için yapılan bir girişim olduğunu anlıyoruz. | Open Subtitles | بِتنا نفهم الآن أن هذا نوعٌ من محاولة إيقاف القطار |
Leeds'in o insanları öldürüp kutsal eserleri çalma sebebini burada anlıyoruz. | Open Subtitles | حيث أننا نفهم لماذا قام ليدز بالقتل سعياً وراء تلك الأثار |
Özerk olmak için karşılaştığımız zorlukları ve fırsatları anlıyoruz. | TED | نحن نفهم التحديات والفرص التي نواجهها لنعتمد على ذواتنا. |
Ama şimdi, konuşmaya hazırlanırken, ne kadar az şey bildiğimizi anlıyoruz. | TED | لكن الان ونحن نتجهز للحديث, نفهم مدى قلة ما نعرفه |
Şimdi, ilk sıkıntıların, çocuklarımızın gelişen beyinlerini ve bedenlerini nasıl etkilediğini eskisinden çok daha iyi anlıyoruz. | TED | الآن نفهم أفضل من السابق كيف أن التعرض المبكر للعنف يؤثر على نموّ أدمغة وأجسام الأطفال |
Ahlak kökenini anlamak, onu bir köşeye atmak anlamına gelmez. | Open Subtitles | كي نفهم أصل المبادئ الأخلاقيّة لا يعني بالضرورة وضعها جانباً. |
Telefon görüşmelerinin detayı olmadan zanlının tezgahını anlamak zor olacak. | Open Subtitles | بدون نصوص هاتفية سيكون من الصعب ان نفهم حيلة الجاني |
Karar vermesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamak çok zor. | Open Subtitles | ومن الصعب أن نفهم لماذا انها أخذ وقتا طويلا لاتخاذ قرار. |
Çok basit ve net bir şekilde suyun hidrojen ve oksijen moleküllerinin uygun bir şekilde birleşmesinden başka bir şey olmadığını anladık. | TED | فنحن نفهم بسهولة فورًا بأن المياه ليست إلا مجموع ذرات هيدروجين وأكسجين منظمة بشكل ما. |
anladık ki, bu geceki konserde kızların arasında, köpükle maden arayacaksınız, değil mi? | Open Subtitles | نحن نفهم أنه خلال الحفل الليلة سوف تغمرون الفتيات في الجمهور بالرغوة البيضاء. هل هذا صحيح؟ |
Bak, endişeli olduğunu biliyorum ama önce durumu anlamaya çalışalım. | Open Subtitles | اسمع , اعرف بأنك غاضب لكن دعنا نفهم الأمور أولا |
Daha da iyisi, Big Bang sırasında neler olduğunu teroik olarak anlıyor olacağız böylece gözlemlerimizi karşılaştırabileceğiz. | TED | و الأفضل من ذلك ، سوف نفهم ما حدث في الإنفجار الكبير كنظرية يمكن مقارنتها مع الملاحظات. |
Pekala kalem hırsızı, ne yaptığını biliyoruz ve seni affediyoruz. | Open Subtitles | لذا يا لص الأقلام نحن نفهم ما حصل و نسامحك |
Bir sürü şey oluyor ve biz hâlâ nasıl ve neden olduğunu anlamıyoruz. | TED | توجد كل هذه الحالات المرضية في العالم، ونحن لازلنا لا نفهم كيف ولماذا يحدث هذا. |
Priya Vulchi: Dört yıl önce gerçekten de ırkçılığı anladığımızı düşünüyorduk. | TED | بريا فَلتشي: قبل أربع سنوات، ظننا أننا فعلاً نفهم العنصرية. |
Yaptıklarını anlamamız için, stüdyodaki çalışanlardan biri bize sürecin resmini çizdi. | TED | ولكي نفهم العملية، رسم عامل في الاستوديو نسخة من هذه الصورة. |
Çünkü sorunu anladığımız için, düzeltebiliriz de, daha iyi canlılar oluşturabiliriz. | TED | لأننا نفهم ذلك نستطيع ايجاد حلول ، نحسن من هذه المخلوقات |
Müşterileriden bir tanesinin daha klüpten çok pahalı baldan almasını anlarız. | Open Subtitles | نفهم أن أحد زبائنك الأخرين اشتروا عسل غالي الثمن من ملهى |
Bunun yüzünden de tarihte yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı tam olarak anlayamadık. | TED | وبسبب ذلك ، فنحن فعلياً لم نفهم مدى تأثير ما فعلناه بتاريخنا. |
Eğer dönüşüm işlemini durdurmak istiyorsak önce nasıl gerçekleştiğini anlamalıyız. | Open Subtitles | نحن يجب أن نفهم آلية عملية التحويل إذا أردنا ايقافها. |
Tehlikede olan sadece bal arıları değil, fakat bu yerel polen yayıcıları veya topluluğun diğer kısımlarının tehlike altında olmasını anlayamıyoruz. | TED | اذن ليست فقط نحل العسل في ورطة ، لكننا لا نفهم هذه الملقحات الأصلية أو كل من الأجزاء أخرى من مجتمعنا. |
Elimizdekinin ne olduğunu anlayana kadar insanları içeride tut. | Open Subtitles | وسع البحث أبقي أولئك الرجال بالداخل حتى نفهم ما الذي يجري هنا |