Stoick şef olduğunda beni sürgün etmesi sadece zaman meselesiydi. | Open Subtitles | عندما أصبح ستويك زعيماً كان نفيي مسألة وقت لا أكثر |
Ama hiçbir şeyi umursamamamın cezası olarak kıdemlilerim tarafından donduruldum ve uzaya sürgün edildim. | Open Subtitles | لكنني جُمّدت وتم نفيي إلى الكون من قبل كبار عائلتي كعقاب حيال عدم إهتمامي بأي شيء. |
Bu, çok utanç verici olmak ama korkarım ki sürgün edilmek ben. | Open Subtitles | إن الأمر مُحرج. أنا خائف. لقد تم نفيي. |
- Ee'si, ilişkimiz yüzünden Brooklyn'e sürgün ediliyorum ki bir ilişkimiz var mıydı, onu bile bilmiyorum. | Open Subtitles | إذاً سيتم نفيي إلى (بروكلن) بسبب علاقتنا، وأجهل حتّى إن كانت بيننا واحدة |
sürgün edilmiştim. | Open Subtitles | أنه تم نفيي |
- Beni sürgün ettirdin. | Open Subtitles | تسببت في نفيي |
sürgün emrimi kaldır. | Open Subtitles | -ألغي أمر نفيي |