Bildiğim kadarıyla Parkinson yıllar içinde yavaş yavaş oluşan bir hastalık , yani belirli Bir noktadan sonra belirtileri görülüyor. | TED | اعتقد نوع من الشلل الرعاش الذي يزحف على مر السنين ، ولكن عند نقطة معينة عند بدء رؤية الأعراض. |
Ancak Bir noktadan sonra ailelerin gençleri kontrol etmekte yetersiz olduklarını kabullenmeleri gerek. | Open Subtitles | لكن في نقطة معينة على كل والد أن يتقبل أنهم ضعفاء عندما يحاولون التحكم بمراهقاً |
Sanırım belli Bir noktadan sonra hastane onu kapı dışarı edecek. | Open Subtitles | أعتقد أن المستشفي طرده خارجاً بعد نقطة معينة |
Neredeyse bir kamçı vurulmuş gibi ve belirli bir noktada nehrin yolunu kesiyor. | TED | إنها مثل منحنيات السوط وينفصل عن مسار النهر في نقطة معينة. |
Onlar orada o çivide asılı dururlar, hiç kimse onlara dokunmaz, ama bir gün bir noktada... tamamen sessizliğin içinde, birden yere düşerler. | Open Subtitles | إنهم معلقون هناك على ذلك المسمار ولم يلمسهم أحد ولكن عند نقطة معينة يسقطون فى صمت تام |
Burada karakterin elleri boşlukta sabit bir noktaya tutunmuş ve karakter orada tutunmakta zorlanıyor. | TED | في هذه الحالة يدي الشخص تم تثبيتها في نقطة معينة في الفضاء ، و كل ما طلبنا من الشخص القيام به هو المقاومة |
Normal bir aynada ışık ışınları yüzeye çarpıp döner, ki bu harika bir şey, aynı anda belli bir noktaya odaklanırlar. | TED | إن طريقة عمل مرآة عادية هي أن أشعة الضوء تنعكس من على السطح، وهذا ممتاز، ثم تجتمع في نقطة معينة في نفس الوقت. |
Bir sanatçı olarak kariyerimin belli bir noktasında aptal insanlarla uğraşmama adına bir karar verdim. | Open Subtitles | في نقطة معينة في مسيرتي كفنان لقد اتخذت القرار اللازم .لوقف معاناة الحمقى |
Sorun şu, belli Bir noktadan sonra bar'ın bir tercih meselesi olmadığına karar veriyorsun. | Open Subtitles | والأمر ، عند نقطة معينة ، أنت فقط تُقرّرُ ذلك الحانة لَيستْ خياراً. |
Sorun şu, belli Bir noktadan sonra bar'ın bir tercih meselesi olmadığına karar veriyorsun. | Open Subtitles | والأمر ، عند نقطة معينة ، أنت فقط تُقرّرُ ذلك الحانة لَيستْ خياراً. |
Bir noktadan sonra, intikam alma sevdası bitmeli. | Open Subtitles | عند نقطة معينة لابد وأن يتجاوز ذلك القصاص |
Bir noktadan sonra, ...sanki yazar birden bire gözden kaybolmuşcasına sayfalar bitiyor. | Open Subtitles | بعد نقطة معينة الصفحات توقفت كأن الشخص الذي كتبها اختفى بغموض. |
Aslında bütün ilişkilerim Bir noktadan sonra berbat bir durum aldı. | Open Subtitles | في الحقيقة، كل علاقة كنت منخرطًا بها كانت تسوء عند نقطة معينة |
Ama bir noktada, işler istediğin gibi gitmezse belki de büyük bir şey seçip onun etrafında dönmek daha iyidir. | Open Subtitles | في نقطة معينة تتخلى عنك الامور ربما من الرائع ان تختار شخصا ً او شيئاً وتجعله يدور في محورك |
Belli bir noktada boşluktaki hareketi çok zorlaşır. | Open Subtitles | وعند نقطة معينة سيصبح جامد للإنتقال إلى الفجوة |
Gerginsiniz, hızlı nefes alıyorsunuz, avuçlarınızdaki teri pantolonunuza siliyorsunuz ve bir noktada, kekelediğinizden oldukça eminim. | Open Subtitles | أنتَ تتصبب عرقاً وعند نقطة معينة واثق أنكَ ستبدأ في التمتمة |
Ancak gerçek şu ki belli bir noktada sizin gerçek nedenlerinizin bir önemi kalmaz, çünkü sahada bir kere seçim yaptığınızda onu asla geri alamazsınız. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة أنه في نقطة معينة لا تهم الدوافع الحقيقية لأنه عندما تقوم بحركة في الميدان |
Ancak belirli bir noktada, hikayenizi aynı tutmak imkansızlaşır, aynı zamanda aklınızı başınızda tutmak için mücadele ederken. | Open Subtitles | ولكن في نقطة معينة, ابقاء قصتك مستقيمة مستحيلة وخاصة اذا كنت تكافح لحماية سلامة عقلك |
Daha ve daha da yakınlaştırırsanız bir noktaya geldiğinizde yüksek bir güç onları bir arada kavrar. | TED | حينما تقربهما أكثر وأكثر وأكثر عندها في نقطة معينة تقوم القوة الخارقة بسحبهم سوياً. |
buradaki bölümü ısıtıyorum, sonra şekil veriyorum, sonra soğuyup belli bir şekilde katılaşmaya bırakıyorum. | TED | حيث أسخنه بعض الشيء مما يجعله مرن وبعد ذلك أتركه يبرد ويصبح صلبا في نقطة معينة |
Ve hayatının bir noktasında, bir kayaya yerleşir. | TED | وعند نقطة معينة من حياته، يلتصق بصخرة. |