Diğer karşılaştığımız problem ise iletişim ücretlerinin hala bir sorun olması. | TED | والمشكلة الأخرى التي نواجهها هي تكاليف الإتصال التي تعتبر بمثابة تحدي. |
karşılaştığımız ilk sorun insan sağlığı. | TED | المشكلة الأولى التي نواجهها هي صحة البشرية. |
yüzleşmemiz gereken sorunun büyüklüğünü görüyorsunuz. | TED | لذا يمكنكم رؤية حجم المشكلة التي سوف نواجهها |
Sanırım karşı karşıya kaldığımız en büyük sorun, verilerimizi paylaşmak için istekli olup olmadığımız. | TED | أعتقد أن من أكبر العقبات التي نواجهها هي رغبتنا بمشاركة معلوماتنا |
Doğum ya da yaşamın neşe dolu, harika, can alıcı kısımları ve ölüm ya da kurtulmak istediğimiz şeylerin eşit olarak karşımıza çıktığı söylenir. | TED | الميلاد، الجزء الحيوي الأجمل في الحياة، الموت، هذه الأشياء التي نريد أن نتخلص منها، يُقال أننا نواجهها بنفس القدر. |
Bunlar yüzleşmek zorunda olduğumuz sorular | TED | هذا هو النوع من الأسئلة التي سوف نواجهها. |
Ne kadar zorlukla yüzleşirsek yüzleşelim, ne kadar anlaşmazlık yaşarsak yaşayalım, bizim bağımız asla kopmaz. | Open Subtitles | مهما كانت العواقب الني نواجهها مهما حدث الأختلافات بيننا لا يمكن لرابطنا أن ينكسر |
Özerk olmak için karşılaştığımız zorlukları ve fırsatları anlıyoruz. | TED | نحن نفهم التحديات والفرص التي نواجهها لنعتمد على ذواتنا. |
Ve kahredici bir duygu hissettiriyor bugün gerçekte ne olduğuna ve karşılaştığımız problemin büyüklüğüne bakınca. | TED | ولكننا اليوم مغلوب على أمرنا فعندما ننظر الى ما يجري على ارض الواقع فإننا نعي الحجم الكبير للمشكلة التي نواجهها |
İnsanlar olarak ne kadar umutsuz görünseler de, karşılaştığımız koşullarla tanımlanmıyoruz. | TED | نحن كأشخاص ليست الظروف التي نواجهها هي ما تعرفنا، بغض النظر عن كونها مستحيلة. |
Sanırım bu sorunu belirlemek için geri adım atmamız ve düşünmemiz gerekiyor. karşılaştığımız sosyal zorlukların sorunları ve çözümleri üzerine nasıl düşündük ve nasıl anladık? | TED | أعتقد انه ولوضع عنوان لهذا السؤال يجب علينا أن نعود خطوة للوراء ونفكر في كيف فهمنا وتأملنا المشاكل والحلول معاً لهذه التحديات الاجتماعية التي نواجهها |
Beyni büyük veri problemine dönüştürmede karşılaştığımız en temel engellerden biri beynimizin milyarlarca hücreden oluşması. | TED | والعقبة الأساسية التي نواجهها في محاولة تحويل الدماغ إلى قضية بيانات ضخمة هي أن أدمغتنا تتكون وتنشأ من بلايين الخلايا. |
Fakat asıl yüzleşmemiz gereken gerçekler resmin tamamındadır. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة التي يجب ان نواجهها نحن الناقدون, انه في حكمة سير الاشياء |
Hepimizin yüzleşmeye hazır olduğunu hissetmediği ve yüzleşmemiz gereken pislikler var. | Open Subtitles | اتعلم ماذا؟ نحن جميعاز لدينا مشاكل يجب ان نواجهها ونشعر اننا لسنا مستعدين لها |
Bu sebeple karşı karşıya olduğumuz bu sorunların bazılarını çözmek için yenilikçi yollar bulmak zorundayız. | TED | لذلك يجب ان نجد طرق مبتكرة لحل بعض هذه المشاكل التي نواجهها |
Şu an karşı karşıya olduğumuz bütün sorunları düşünün. | TED | فكروا فى كل المشاكل التي نواجهها حالياً. |
Bu sömürgeyi ayağa kaldırmakta başarısız olursak karşımıza ne sorunlar çıkacağını anladılar. | Open Subtitles | فهم يرون المشاكل التي نواجهها في إعادة بناء تلك المستعمرة المخاطرة إذا فشلنا |
karşımıza çıkacak olağanüstü zorlukları göz ardı etmek ya da basitleştirmek gibi bir niyetim de yok. | Open Subtitles | وأنا لا أحاول تقليل أو تبسيط التحديات الغير معقولة التي سوف نواجهها |
Ama bana şunu çok iyi öğretti korkularımızla baş etmenin tek yolu onlarla yüzleşmek onları zorla sürükleyerek karanlığın dışına çıkarmak ve ve yok etmektir. | Open Subtitles | ولكنه علمني شيئاً واحداً .. الطريقة الوحيدة للتعامل مع مخاوفك هي أن نواجهها |
Ama bu yüzleşmek zorunda kalacağımız risklerden kaçacağımız anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | "و لكننا لن نبتعد عن تلك المخاطرة،" "في أي وقت يجب أن نواجهها فيها." |
"Eğer bizden evvel sonsuzluk varsa, onunla başlarımız dik şekilde yüzleşelim." | Open Subtitles | "إذا كانت هناك أبدية قبلنا دعينا نواجهها بذقن مرفوعة " |
Ve hayatta karşılaşacağımız en büyük zorluklar ve problemler, ister kendi kafamızın içinde, ister diğer insanlarla yapacağımız rahat sohbetlerle asla çözülemez. | TED | وأكبر التحديات والمشاكل التي نواجهها لن تحل أبدًا بمحادثات مريحة، سواء كان ذلك في رأسك أو مع أشخاص آخرين. |
Tasarladığım şey, yüzleştiğimiz en baskıcı sıkıntılarımızın çoğu için gerçek bir model. | TED | ما قدمته لكم هو نموذج حقًا للعديد من أهم القضايا الملحة التي نواجهها. |