ويكيبيديا

    "نوعًا من" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Bir çeşit
        
    • bir tür
        
    • bir nevi
        
    Bir çeşit uzun menzilli nakliye gemisinin mürettebatı falan mıyız? Open Subtitles أنحن طاقم سفينة شحن مسافرين نوعًا من المسارات طويلة المَدى؟
    Acı Bir çeşit alarmdı -- iyi anlamda-- yani vücudun yaralanma sonucu sinyal vermesi, kırılmış bir kol gibi. TED كان من المفترض أن يكون الألم نوعًا من جرس إنذار.. بطريقة جيدة. طريقة الجسم في الإشارة للإصابة، مثل ذراع مكسور.
    Bu hiyerarşik yapı Bir çeşit gramerdir. TED يعد هذا الهيكل الهرمي نوعًا من القواعد.
    Nollywood ayrıca Afrika'da daha önce hiç görülmemiş bir tür moderniteyi örneklemektedir. TED تجسد نوليوود أيضا نوعًا من الحداثة لم يسبق لها مثيل في أفريقيا
    Bütün içimizdeki kişiye özel görüntü fikrinin bir tür illüzyon ya da kafa karışıklığından ibaret olduğuna dair düşüncesi. TED فكرة الفيلم الداخلي الذاتي كلها تتضمن نوعًا من الوهم أو الارتباك.
    Hayal gücünün bir nevi tecriti hâline gelmesi gerçeği dışında. TED باستثناء حقيقة أنها تصبح نوعًا من تنحية الخيال.
    Ve düşünüyorum da bu aslında Bir çeşit sınırsız güzellik yaratacak. TED وأعتقد أن هذا في الحقيقة سينشيء نوعًا من الجمال اللامحدود
    Bir çeşit doğal ılımlılık geliştirmiş oluyoruz böylece içimizdeki hislerimizi hapsetmek kolaylaşıyor. Open Subtitles نمى بيننا نوعًا من الحياء الطبيعي بحيث يمنعنا نحن الإثنان من تعرية دواخلنا.
    Bir çeşit termo-optic kullanıyor. Open Subtitles إنّه مرتدٍ حتّى نوعًا من التمويه الحراري البصري.
    pekala, ben Bir çeşit ineksi* kaltak değilim. Open Subtitles أنا لستُ نوعًا من تلك الساقطات المعتوهات
    Orta çağ ilimleri uzmanı değilim fakat... hanedan ailesine ait Bir çeşit sembol gibi. Open Subtitles لستُ باحثًا متعمق بالقرون الوسطي لكنه شعار عائلي نوعًا من الرموز
    Böyle göreve gitmeye devam edeceksen sana Bir çeşit... Open Subtitles طالما ستتابع الخروج للميدان، فعلينا أن نصمم لك نوعًا من
    Geminin bilgisayarı yakın bir zamanda Bir çeşit güvenlik protokolüne geçirilmiş. Open Subtitles إذ أنّ حاسوب السّفينة بدأ نوعًا من إجراءات الحماية لتوّه.
    Çok iyi hareket ettik, anti maddeyi ve... Bir çeşit süpersicim titreşim izini geçtik Open Subtitles إنه بعيد كلَّ البعد عن المادة المضادة ويُتاخِم نوعًا من بصمات رنين الأوتار الفائقة.
    Babamız ve meslektaşlarının çoğu bir tür iletim sergiliyorlardı. TED أبدى والدي والعديد من زملائه نوعًا من الإرسال وعدم الاستقبال
    Koralin alg bir tür mor boya çıkarır. TED تضع الطحالب المرجانية نوعًا من الطلاء البنفسجي.
    Tüm bunları dinlerken ve düşünürken, Amerikalı kızlar üzerinde bir tür psikolojik klitoridektomi sergilediğimizi fark ettim. TED الإستماع إلى كل هذا والتفكير حوله بدأتُ أدركُ أننا نجري نوعًا من استئصال البظر النفسي للفتيات الأمريكيات
    Fleming bu gizemli olayı incelerken küfün, bakteriyi öldüren bir tür bileşim gizlediğini fark etti. TED بدراسة هذه الظاهرة الغريبة، أدرك فلمنغ أن العفن كان يخفي نوعًا من المركبات كان يقتل البكتيريا.
    Kilolu, uzun sakallı ve bir tür beyzbol şapkası varmış. Open Subtitles لا، ثقيل الوزن، ذو لحية ثقيلة يرتدي نوعًا من القبعات الرياضية هذا رائع
    Saklanmak, ilk patlak verenler için bir tür hayatta kalma iç güdüsü olmuştur. Open Subtitles الإختباء أصبح نوعًا من النجاة لهؤلاء الخوارق الأوائل
    Ve onları bir nevi okyanus dalgası gibi hayal edebilirsiniz. Open Subtitles ويمكنكم اعتبارها نوعًا من الموجات في محيط

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد