Şimdi de Nollywood'umuz var, dünyadaki üçüncü büyük film endüstrisi. | TED | والآن لدينا نوليود, ثالث أكبر صناعة أفلام على مستوى العالم. |
İzleyecekleriniz ard arda sıralı değil, sadece Nollywood'dan birkaç ses. | TED | إنه مقطع غير متسلسل , فقط بعض الأصوات من نوليود. |
Bu arada, Nollywood'un hikayesini yazmalıydık, ve birçok film yapımcısı ile konuştuk. | TED | في نفس الوقت, كان علينا تغطية نوليود. و تحدثنا مع الكثير من المخرجين. |
Nüfusun yüzde 90'ı Nollywood yapımlarını izleyecek demek istiyorum. | TED | أعني, أن 90 في المائة من الشعب سيشاهدون نوليود. |
Nollywood dünyanın bu bölgesinde henüz dünyaya gelmiş harika bir endüstri. | TED | نوليود صناعة رائعة ولدت للتو في هذا الجزء من العالم. |
Çünkü Nollywood'un Afrika'dan çıkabileceğine kimse inanmamıştı. | TED | لأنه لم يكن هنالك من يؤمن بأن نوليود يمكن أن تولد في إفريقيا. |
Yani, burası Nollywood, sihirin yaşadığı yer. | TED | كما تعلم , هذه هي نوليود حيث يعيش السحر. |
Görüntü: Nollywood onların başına gelen en iyi şey. | TED | فيديو : نوليود هي أفضل ما يمكن أن يحدث لهم. |
İnsanların yüzüne gülücük konduran bir endüstri varsa, işte o Nollywood'dur. | TED | إذا كان لديك صناعة يمكن أن تضع الإبتسامة على وجوه الناس, تلك هي نوليود. |
FS: Benim görevim burada bitiyor, ve Nollywood'lu film yapımcılarının yapacak çok işi var. | TED | فرانك ساكي: مهمتي تنتهي هنا , وصناع السينما في نوليود عليهم العمل الآن. |
Dolayısıyla bir gazetenin ekonomi sayfasında Nollywood hakkındaki hikayeyi okuyunca, bütün bu peşin hükümlü fikirlere karşı bir hikaye anlatmanın gerçekten inanılmaz bir fırsat olduğunu hissettim. | TED | لذلك عندما قرأت في صحيفة ما في صفحة الأعمال قصة نوليود, أحسست فعلا بأنها فرصة لا تصدق لأروي قصة تمضي ضد كل هذه الأحكام المسبقة. |
Bir kadın bana şöyle dedi, "Bir Nollywood yapımı izlediğimde, rahatlayabiliyorum, gerçekten de -- daha iyi nefes alabiliyorum." | TED | أخبرتني إحداهن " عندما أشاهد فلم من إنتاج نوليود, أستطيع الإسترخاء -- أستطيع حقيقة التنفس بشكل أفضل" |
Planımız, yozlaşma meselesini ele alan "Kontrol Noktası" adlı bir aksiyon filmi çekme arayışındaki Bond'u takip ederek Nollywood'un, bu inanılmaz film endüstrisinin bir çerçevesini size çizmekti. | TED | كانت الخطة أن نعطيكم صورة عن نوليود, عن صناعة الأفلام المذهلة تلك, بتتبعنا ل بوند خلال رحلته لصنع فيلم تشويق حركي يتعاطى مع موضوع الفساد, يسمي "نقطة التفتيش." |
Film yapımcısı arkadaşlarım, Nollywood'a bakıp, "Vay, hakikaten de bizim yapmak istediğimiz şeyi yapıyorlar, ve para kazanıp bu işle geçimlerini sağlıyorlar." | TED | صناع السينما , أصدقائي, ينظرون إلى نوليود ويقولون, " مرحى (واو) إنهم يفعلون ما نرغب في فعله بشدة, الحصول على المال و الإعتياش من هذه المهنة" |