Bir zamanlar New York'ta, Charlie adlı bir polis vardı. | Open Subtitles | حدث ذات مرة في نيويورك كان هناك شرطي يدعى شارلي |
New York'daki herkes Bay İyi Adamla uçabilmek için arıyordu. | Open Subtitles | كل شخص في نيويورك كان يتصل للتحدث مع السيد اللطيف |
New York'a geldiğim için çok sevinmemin bir nedeni de baştan başlamak, kendimi tekrar keşfetmek şansına sahip olmaktı. | Open Subtitles | أتعلم، جزء من السبب الذي جعلني متحمسة جداً للقدوم إلى نيويورك كان لأنه ظننت أنه قد تكون هناك فرصة |
Bu New York kundaklama organize edildi ve esas olarak yürütülür Bu adam, | Open Subtitles | بأن حريق مدينة نيويورك كان منظم , ونفذ أساسيا من قبل ذلك الرجل |
New York'ta Bloomberg demokrattı, sonra cumhuriyetçi oldu, en son bağımsız vekil iken "Parti amblemi yoluma çıkıyor" diyordu. | TED | بلومبرج في نيويورك كان ديموقراطي ثم اصبح جمهوري ثم اصبح مستقل و قال ان التصنيف الحزبي كان يعيقه |
Herkes lokavordu, New York civarında bile domuz çiftlikleri vardı, ve gıdanın dört bir tarafa nakliyesi saçmasapan bir fikirdi. | TED | كان الجميع لوكافور، حتى نيويورك كان لها مزارع خنازير قريبة وإستيراد الغذاء من كل الأنحاء كانت فكرة سخيفة. |
Cross, Washington'dan New York'a uçsaydı Pan Am uçuşunu yakalardı, ama o uçakta rahip falan yoktu. | Open Subtitles | لو ان كروس قد سافر من واشنطن الى نيويورك كان ليسافر على رحله بان ايريكان ولكن لا يوجد كاهنا على متن تلك الرحله |
Ben New York da iken telefonda onunla birkaç iş yaptık . | Open Subtitles | لكن عندما كنت في نيويورك كان بيننا بعض الإتصالات |
Bu adamları New York'ta buldum. Getirtmesem olmazdı. | Open Subtitles | وجدتهم في نيويورك كان يجب علي الحصول عليها |
New York yakınındaki Long Island'ın kuzey kıyılarında, neredeyse bir şato kadar büyük bir köşk vardı. | Open Subtitles | على الشاطئ الشمالي لمدينة لونج آيلاند القريبة من نيويورك كان هناك قصر كبير جداً |
Bir tane. Beni New York'tan takip etmiş. Gitmeliydim. | Open Subtitles | واحد تتبعني من نيويورك كان يجب ان اذهب ثقي بي |
Onunla 1984'de, New York Üniversitesi'nde tanışmıştım. | Open Subtitles | هو أنا قابلتها عندما كنت فى نيويورك كان ذلك عام 1948. |
Cristy beni New York'tan aradı. Mary'le buluşacaklardı. | Open Subtitles | كريستى اتصلت بى من نيويورك كان عليها لقاء مارى |
New York'ta yaşarken üst katımda bir adam yaşıyordu, ve yasal olarak bir taksi şirketinde çalışıyordu fakat bazen taksiyi oda arkadaşının sürmesine izin verirdi ve böylece 24/7 çalışabilirdi. | Open Subtitles | عندما كنت أعيش في نيويورك كان هناك رجل يعيش في الطابق الأعلى فوقي وكان يعمل لدى شركة تاكسي، بصورة قانونية |
New York, Neudstadter'de sandviçin parasını silahla ödemeye çalışırken yakalanmış. | Open Subtitles | لقد القي عليه القبض في نيوستادير نيويورك كان يحاول ان يدفع ثمن ساندويتش بسلاحه |
John Roebling adlı Alman-Amerikan bir mühendis New York'un Doğu Nehri üzerine tasarlanmış en büyük ve en pahalı asma köprüyü inşa etmeyi önerdiğinde resmi görevliler açıkça şüpheci yaklaşmışlardı. | TED | لذلك عندما قام المهندس الألماني الأمريكي الذي يدعى جون روبيلينغ باقتراح بناء أضخم وأغلى جسر معلق من الممكن تصوره فوق الناحية الشرقية لنهر نيويورك كان من الطبيعي أن يتخوف مسؤولو المدينة |
Birkaç yıl önce New York'ta... polis muhbiriymiş. | Open Subtitles | منذ عدة سنوات "فى "نيويورك كان مُرشدا ً للشرطة |
New York'a gittiğinde, onunla gidebilirdin. | Open Subtitles | عندما ذهبت إلى نيويورك ...كان يمكنك الذهاب معها |
New York Yat klübü. Yatı mı vardı? | Open Subtitles | نادي يخوت نيويورك كان عنه يخت ؟ |
New York polisi oğlumun ölümünü soruştururken adı hiç ortaya çıkmadı. | Open Subtitles | عندما مكتب نيويورك كان تحرّي موت إبني... اسمه ما صعد. |