Bana baktı ve ben de kaçtım. | Open Subtitles | و نَظرَ لي. وأنا قلعتُ و رَكضتُ. رَكضتُ سريعا باقصي سرعة |
Düşünecek olursak, 18 ay önce, seni karşısına aldı, gözlerine baktı ve şöyle söyledi, | Open Subtitles | لإعتِقاد، قبل 18 شهر، جَلسَ أمامك نَظرَ إلى عينك وقالَ، |
Sonra gözlerini açıp bana baktı. | Open Subtitles | وبعد ذلك فَتحَ عيونَه و نَظرَ لي. |
Hepimizin taktığı mutluluk maskesinin arkasına baktı ve maskenin ardında gizlenen şey onu etkiledi. | Open Subtitles | نَظرَ تحت أقنعة سعادةِ كلنا نَلْبسُ... ... ورَأىما يَترصّدُتحت ، أصابَ بحُزنِنا. |
O da saatine baktı ve yürüyüp gitti. | Open Subtitles | وهو فقط نَظرَ إلى له راقبْ وإنصرفَ. |
Belki önce cesedin atıldığı yere baktı, sabah da adli tabibe uğradı. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا نَظرَ إليه موقع الرمي أولاً وذَهبَ إلى إم. إي . |
O da baktı mı? | Open Subtitles | هَلْ نَظرَ للوراء؟ |
Tom endişeyle etrafına baktı. | Open Subtitles | توم نَظرَ حوله،في قَلقَ: |
Bana baktı ve... | Open Subtitles | وهو نَظرَ لي... |
Dur Gus, Nelson nehre doğru yuvarlandığında ve nehre iyice yaklaştığında yukarı baktı ve ağaçta Griffin'i elinde tüfekle gördü. | Open Subtitles | أوه، يا، (جاس)، أتَرى، عندما تدحرج (نيلسون) إلى أسفل الجدولَ وهَبطَقريبجداً إلى النهرِ، نَظرَ للأعلى وهورَأى(جريفين)على الشجرةِ ببندقيتِه الوفيّةِ، التي قالتْ، |