Birisi ona saldırdı. Korktuğu birisi... | Open Subtitles | إذن، هاجمها شخص ما، شخص ما كانت خائفة منه. |
Lütfen, arkadaşıma yardım edin. Yaralandı. - O şey saldırdı. | Open Subtitles | رجاءً، ساعد صديقتي، فهي مصابة، لقد هاجمها ذاك الشيء |
İki hafta önce kadına evinde saldırmış ve bir uyarı vermiş. | Open Subtitles | قبل اسبوعين هاجمها في منزلها واعطاها تحذيرا , والان هي ميتة |
saldıran kişi halen kampüste olabilir. | Open Subtitles | الشخص الذي هاجمها ربما لا زال في الحرم الجامعي, ماذا تفعلون ؟ |
24 saat önceye, o iblisin sana saldırdığı ana seni geriye götüreceğiz. | Open Subtitles | أربع و عشرون ساعة من اللحظة التى هاجمها فيها الشيطان... سنستردها... |
Hayır, bu gün birinin yolda ona saldırdığını söyledi. Fenalık geçirmiş. | Open Subtitles | لا ، لقد قالت أن شخصاً ما هاجمها في الطريق إلى هُنا و لقد فقَدت الوعي. |
Evine dönerken, yolda birden saldırıya uğramış. | Open Subtitles | كانت عائدة من السوق عندما هاجمها الوحش على الطريق |
Ayrıca, General O'Neill ve Richard Woolsey Çoğalıcılar saldırdığında Atlantis'teydiler. | Open Subtitles | كما أن الجنرال أونيل و ريتشارد وولزى كانا فى أتلانتس عندما هاجمها الريبليكيتورز |
Bak, yalan söylemek istemedim ama ailesine de ona bir birlik partisinde dağ aslanı saldırdı diyemezdim. | Open Subtitles | انظري، لم أودّ الكذب. لكن لم يمكنني إخبار والديها أنّ أسد جبال هاجمها خلال حفل تلاميذ. |
Sonunda Emily hakkındaki gerçeği öğrenince birden ona saldırdı. | Open Subtitles | وعندما عرف الحقيقه بشأنها فى النهايه هاجمها |
Kimseyi görmedim. Zavallı kız! Bir vampir saldırmış ve tüm kanını emmiş. | Open Subtitles | يبدو وأنه قد هاجمها مصاص دماء ومص دمائها |
Arabasına bir şey saldırmış Her yerde kan var. | Open Subtitles | شيئا ما هاجمها عند السياره يوجد دماء فى كل مكان |
Kıza kendi yatağındayken mi saldırmış? | Open Subtitles | هل هاجمها في سريرها أم خارجه ؟ |
Yani ona saldıran ne ise, şu anda bizim yanımızda. | Open Subtitles | مما يعني أن الشيء الذي هاجمها موجود هنا معها |
Ona saldıran süper bir çeşit maddeye dirençli bakteri taşıyor olmalı. | Open Subtitles | الخارق الذي هاجمها لابد من أنه يحمل نوعاً من البكتيريا المقاومة لـ العقاقير |
Bir saat önce tanıştığı kişiyi, 1986'da ona saldıran ve kaçıran kişiden daha az hatırlayan bir tanık. | Open Subtitles | جيـد، ما الجيد في شاهدة لا يمكنها أن تتذكر شخصا ما التقته قبل ساعة مضت، فما بالك بشخص هاجمها واختطفها في 1986؟ |
İki adam üzerine saldırdığı sırada Barış Elçiliği Merkezi'nden çıkıyormuş. | Open Subtitles | كانت تغادر مركز سفير السلام عندما هاجمها رجلان قالا لها "الرتل الخامس لم يعد يريدكم هنا. |
Bu bölgede yapılmış en büyük baskın olan sonuncuyu da hesaba kattığımızda medyanın haksız yere saldırdığı 7. | Open Subtitles | و التى هى الأكبر فى المنطقة... ، الوحدة سبعة و التى هاجمها الإعلام بشكل غير عادل، |
Ona saldırdığını biliyorsun. Neden öne çıkıp söylemedin? | Open Subtitles | أنت تعلم أنه هاجمها لماذا لم تبلِّغ عنه؟ |
Denedim ama düşündüğüm tek şey, eğer onu bırakıp gitmeseydim, saldırıya uğradığı an ona yardım edebileceğimi, hatta onu kurtarabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | ولكن كل ما أفكر به هو لو أنني لم أغادر لربما عرفت الشخص الذي هاجمها ولربما تمكنت من مساعدتها |
Bunun anlamı, ona saldırdığında katille koltukta oturuyorlarmış. | Open Subtitles | يعني بأنها كانت تتحدث مع القاتل عندما هاجمها. |
saldırgan beyaz bir erkek 24 ila 30 yaşlarında evde saklanırken görüldü. | Open Subtitles | والشخص الذي هاجمها ذكر أبيض مابين 24 و 30 من عمره عثر عليه مختبئا بالمنزل |
Belki de kadına başka bir yerde saldırmıştır ama kadın kaçmıştır. | Open Subtitles | يمكن أن يكون هاجمها في مكان آخر و هربت |
Parkta kıza saldırır, kız kaçar sonra onu yakalar ve işini bitirmeye çalışır. | Open Subtitles | أنظر, لقد هاجمها فى الحديقه وبعد ذلك هربت منه ثم لحق بها ليكمل ما بدأه |