Büyük ihtimalle, hakkında düşündüğünüz zor seçim büyük bir şeydi, mühim bir şeydi, sizin için önemli olan bir şeydi. | TED | المحتمل هو أن الخيار الصعب الذي فكرت به كان شيئًا كبيرًا، شيئًا هامًا جدًا، شيئًا مهمًا بالنسبة إليك. |
Ama dikey uzmanlaşmanın önemli olduğu bir diğer nokta ise gözlemlenecek hedef ile kurulabilecek her türlü empatinin önüne geçmekti. | TED | ولكن التخصص العامودي كان هامًا أيضًا لمنع جميع أنواع التعاطف مع الهدف المراقَب. |
Dünya'daki 3 milyar insan için deniz mahsulleri, önemli bir protein ve besin kaynak sağlıyor. | TED | بالنسبة لـ 3 بليون شخصٍ حول العالم، تشكل الأطعمة البحرية مصدرًا هامًا للبروتين والتغذية. |
Geride bırakacaklarımız, nasıl yaşadığımız kadar önemli değildir. | Open Subtitles | ما نخلفه وراءنا ليس هامًا بقدر ما عشناه. |
Üniversiteye gitmenin önemli olmadığını söylemiyorum elbette tabii ki önemli ama hadi ama. | Open Subtitles | ليس وكأنّي أعتقد أنّ الجامعة ليس أمرًا هامًا |
Ayrıca üzerinde çalıştığımız konu çok önemli ve işler istediğimiz gibi yolunda giderse şayet... | Open Subtitles | وما نعمل عليه إنه أمرًا هامًا وإن سارت الأمور كما نبغ، فإنها.. |
Yani kaos veya bozulma hayat gibi karmaşık sistemlerin gelişmesinde aslında önemli bir etkendir. | Open Subtitles | لذا تكون الفوضى أو التعطيل عاملاً هامًا في نشأة الأنظمة المعقّدة كالحياة |
Ya da önemli biri, komik, nazik güçlü ya da özel biri. | Open Subtitles | أو هامًا أو مرحًا أو لطيفًا أو قويًا أو استثنائيًا |
Çok önemli bir şey olmasa seni toplantıdan almazdım. | Open Subtitles | لما أخرجتك من اجتماع لو لم يكُن الأمر هامًا |
Beni çok dikkatli dinle çünkü sana söylediğim şey önemli. | Open Subtitles | أنصت إليّ بمنتهى الحرص لأن ما أخبرك به هامًا |
Oldukça önemli gelişmeler kaydedildiği görülüyor. | TED | لذا تم إحراز تقدمًا هامًا للغاية. |
Zehirli yılanları ve fareleri öldürme, kuşları yakalama özellikleri nedeniyle saygı duyulan evcil kediler, Mısır din kültürü için önemli hâle geldiler. | TED | تبجيلًا لقدرتهم على القضاء على الأفاعي السامة وملاحقة الطيور وقتل الجرذان، وأصبحت القطط المستأنسة أمرًا هامًا في الثقافة الدينية المصرية. |
Adamın gey olduğunu söylemeyeceğim, çünkü o kısım önemli değil. | Open Subtitles | لن أقول أنه كان شاذًا لأن هذا ليس هامًا |
Diplomamı alıp mezun olmak istiyorum, önemli bir şey bu. | Open Subtitles | أريد أن أنال شهادتي وأصبح شخصًا هامًا |
Yaptığımız iş çok önemli. | Open Subtitles | العمل الذي نقوم به هامًا للغاية |
Kim olduğum önemli değil. | Open Subtitles | مَن أكون ليس هامًا. |
O kadar önemli değildi herhalde. | Open Subtitles | -أترى؟ ما كان ليكون أمرًا هامًا |
önemli bir şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت بأنه ليس أمرًا هامًا. |
önemli bir görüşme yapacağım. | Open Subtitles | أحتاج لإجراء اتصالاً هامًا. |
Çok önemli bir şey olacak. | Open Subtitles | سيكون حدث هامًا للغاية |
Ne kadar hayati ve gerekli olsa da eksik olan şey üçüncü arkadaştır. | TED | لكن بينما يكون هذا هامًا وضروريًا جدًا فإننا نفتقد للصديق الثالث |