Herkesin, Haiti'ye, AIDS'in bitirilmesine ya da kıtlıkla savaşa yardım ettiği gibi katkı sağlayabileceği bir konu değil. | TED | إنها ليست شئ يستطيع الجميع تخطيه ، بنفس الطريقة التي ننقذ بها هاييتي من كارثة، أو نقضي على الأيدز، أو نحارب المجاعة. |
Bu değişimi hızlandıran etkense 12 Ocak 2010'da Haiti'yi vuran büyük deprem oldu. | TED | حفاز هذا التغير كان الزلزال الهائل الذي ضرب هاييتي في ال12 من يناير 2010. |
Haiti bize, insanların akıllı telefonlara erişiminin olduğu hiper-bağlantılı bir dünyada afete müdahalenin nasıl olacağına dair geleceğe bir göz atmamızı sağladı. | TED | هاييتي أعطتنا نبذة عن مستقبل ما ستبدو عليه الاستجابة للكوارث في عالم شديد الاتصال حيث يستطيع الناس الحصول على أجهزة محمولة ذكية. |
Bahamalarda aşırı yüklü tekenin devrilmesi sonucu yaklaşık 13 Haitili göçmen boğuldu. | Open Subtitles | حوالي 13 مهاجر هاييتي غرقوا بعد ان انقلب قارب مزدحم في الباهاماس |
Şuna bir bakın: 2012'de kolera ülkeyi vurmadan önce, 748 Haitili mezundan neredeyse yarısı kamu sağlık sektöründe çalışıyor, dörtte biri işsiz, 110 tanesi de Haiti'den ayrılmıştı. | TED | لنلقي نظرة: 748 هايتي تخرجوا في 2012، عندما حلّت الكوليرا، تقريبا نصفهم عملوا في قسم الصحة العامة لكن ربعهم عاطلين عن العمل، و 110 غادروا هاييتي تماماً. |
Evleri kaybetmiş Haitililer. | Open Subtitles | سكان هاييتي المتشردين. |
Haiti'nin dışında da her şey farklı gözüküyordu. | TED | كانت الأمور تبدو مختلفة خارج هاييتي كذلك، |
TERA sistemi bölgedeki mühendislerin desteğiyle Haiti'de geliştirildi. | TED | نظام تيرا تم تطويره في هاييتي بدعم من مهندسين في المنطقة. |
Burada geçen yaz Haiti'de uçuyor, ilk saha denemelerini yaptığımız yer. | TED | هنا نحن نطير في هاييتي الصيف الماضي، حيث أجرينا تجاربنا الحقلية الأولى. |
Sadece Haiti'de, her yıl yaklaşık 30 milyon ağaç kesiliyor. | TED | في "هاييتي" وحدها, يقطع حوالي 30 مليون شجرة في السنه. |
Bu Haiti gibi nüfusun sekiz milyonunun, ortalama gelirinin 400 dolardan az olduğu bir ülke için çok korkunç bir rakam. | TED | هذا مبلغ ضخم بالنسبة لدولة مثل "هاييتي" -- مع عدد سكان يصل الى 8 مليون ومعدل دخل أقل من 400 دولار. |
Bununla birlikte Haiti'nin hikâyesi birçok ülkede karşılaşılan daha büyük sorunları da gözler önüne seriyor. | TED | مع ذلك فإن تاريخ هاييتي أيضاً يبين بعض المشاكل الأكبر التي تواجه دولاً عديدة. |
Haiti bu yarıküredeki en fakir ülke ve yerleşimcileri siyahi insanlar. | TED | هاييتي البلد الأفقر في هذا الوسط، وسكانها من الناس السود. |
Ve Haiti'de gördüğümüz şey, bu kasırganın bile önüne geçen bir çok zorlukla bilfiil karşılaşıyor olmaları. | TED | وما نراه في هاييتي هو أن الناس يواجهون الكثير من التحديات التي تسبق هذا الإعصار حتى. |
Dediğim gibi, bu modeli işler hale getiren prosedürler Paul Farmer ve ekibinin, 20 yılı aşkın süredir Haiti kırsallarındaki çalışmaları sonucunda kusursuz hale getirildi. | TED | الإجراءات التي جعلت هذا العمل مصقول، كما قلت، كانت من باول فارمر وفريقه في عملهم في ريف هاييتي خلال ال 20 سنة الماضية. |
Haiti'deki depremi Skype'ten öğrendim. | TED | لقد علمت بإمر زلزال هاييتي عبر سكاي بي. |
Ben bir tsunaminin gelmesinden korkuyordum. Benim göremediğim şey Haiti'de daha büyük bir terörün olduğuydu ve bu da deprem sonrasında binalarin çökmesiydi. | TED | كنت أخاف حدوث تسونامي. ما لم أدركه أن الخطر في هاييتي كان أكبر من ذلك، خطر إنهيار المباني. |
Bahama adaları dışında, Haitili göçmenlerle dolu tekne kayalıklara çarptı ve en az 30 ölü var. | Open Subtitles | قبالة الباهاماس قتل حوالي ثلاثين شخصا حين كان قارب ابحار مليء بالمهاجرين من هاييتي قد اصطدم بشعب مرجاني |
Haitili çocuklar yararına düzenlediğiniz bu yardım gecesi için, size ve ailenize müteşekkirim. | Open Subtitles | أشكرك أنت ووالديك على الشراكة في إستضافة " هذا الحدث الخيري لأطفال " هاييتي |
Haitililer asgari ücreti günlük 38 sentten 1 dolara çıkarmaya karar veren bir rahibi seçtiler. | Open Subtitles | شعب( هاييتي)إنتخبوا"قسّاً"قرّرأن... يرفع الحد الأدنى للأجور من 38 سنتاً إلى دولار يومياً |