Böylece, daha sessiz, küçük bir çalışma olan Handheld (Elde Taşınan)'e geldik. | TED | فهذا يحضرني إلى مشروع أكثر هدوءاً و أصغر يسمى بـ 'المحمول باليد'. |
Neyse ben bu ses faktörünü daha sessiz birşey önererek aşmaya çalıştım. | Open Subtitles | حسناً, لذا حاولت التحكم في عامل الضجيج بإقتراح استعمال شيء اكثر هدوءاً |
Bugün ölmüyorsun yani sensiz hayatım biraz daha sessiz olsa bile. | Open Subtitles | ،لذا لن تموت اليوم حتى إن كان سيجعل حياتي أكثر هدوءاً |
Yılın en sakin günüydü, ama orda dalış her zaman oldukça risklidir. | TED | كان اليوم الأكثر هدوءاً من السنة، ولكن دائماً ما يكون الغطس جميلٌ هناك. |
Burada oturamazsın. Sessizliğe ihtiyacım var. sakin ol. | Open Subtitles | أنتِ لا تستطيعين الجلوس هنا أحتاج هدوءاً |
Hanımlar ve beyler Prenses Elizabeth Hazretleri için Sessizlik lütfen. | Open Subtitles | سيداتي وسادتي هدوءاً من فضلكم، "إليكم سموها المكي الأميرة. "إليزابيث. |
İlki -- ve bu benim için şaşırtıcıydı; bunun ortaya çıkmasını beklemiyordum -- ama şimdi çok daha sessiz bir yaşam sürüyorum. | TED | الاول و قد كان مفاجئاً بالنسبة لي : ولم اكن اتوقعه على الاطلاق أنا الآن اعيش حياة أكثر هدوءاً |
Seni içine çekiyor, arındıran rüzgar, kibar ve durgun, daha sessiz. | TED | تستنشقك وتطهّر الرياح، لطيف ويبقى، أكثر هدوءاً. |
Burası dünyanın en sessiz yeridir. Siz de göreceksiniz. | Open Subtitles | أنه أكثر الأماكن هدوءاً فى العالم . سترون بأنفسكم |
Lütfen sessiz olurmusunuz? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تكون أكثر هدوءاً مع هذا الشيء رجاءً |
Dünya artık çok sessiz. sadece dinlemeliyiz. | Open Subtitles | نيفيل , العالم الآن أكثر هدوءاً , يجب عليك و حسب أن تستمع |
İçindeki daha sessiz yeri dinleyerek yemek yapmayı öğrenmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تتعلمي أن تطبخي من مكان أكثر هدوءاً في أعماقك |
Ben daha sessiz bir yerde yaşamayı tercih ederdim Ay gibi mesela. | Open Subtitles | أفضّل العيش في مكان آخر أكثر هدوءاً مثل القمر |
Mümkün olduğunca sessiz ol yoksa beynine bir kurşun sıkarım. | Open Subtitles | ستكون أكثر هدوءاً وإلاّ وضعت واحدة في حظنك |
Daha sakin bir yerde konuşalım. | Open Subtitles | لنتحدث في مكان أكثر خصوصية و هدوءاً من هنا |
Daha sakin, daha kontrollü, düğüm gibi eli kolu bağlı değil. | Open Subtitles | أكثر هدوءاً ، وأكثر تحكماً في نفسك وغير معقد إلى هذا الحد |
Kız beklediğimden daha sakin görünüyor ama aldığı bahşiş...çok-- | Open Subtitles | إنها تبدو أقل هدوءاً مما يُتوقع أن تكون عليه لكن ذلك البخشيش الذي أُعطيت.. |
Geçen haftaki halinden daha sakin | Open Subtitles | انه أكثر هدوءاً مما كان عليه الأسبوع الماضي |
Hatta Jimmy'ye şeker vermeyi kestim ki Ross'un yanında daha sakin dursun. | Open Subtitles | انا حتى قطعت السكر .. "عن "جيمي "ليكون أكثر هدوءاً حول "روس |
Ciddi bir kalp sorunum var. Sessizlik talep ediyorum. | Open Subtitles | عِنْدي a مشكلة قلبِ جدّيةِ وأنا أَطْلبُ هدوءاً. |
Birkaç gün sonra tekrar aradı, bu sefer daha sakindi. Böylesine kararlı oluşu beni şaşırtmıştı. | Open Subtitles | وبعد ايام، اتّصل ثانيةً، أكثر هدوءاً وقد فاجئني إصراره |