Bu en kötü kısmı olabilir. Sana inandım, inanmamamı söylemiştin oysa ki. | Open Subtitles | قد يكون هذا أسوء جزء هو أني صدقتك و أنت قلت لي ألا أفعل |
Bu en kötü Noel. | Open Subtitles | هذا أسوء كرسمس على الإطلاق |
Bu olabilecek en kötü şey. | Open Subtitles | هذا أسوء شيء على الإطلاق. |
Bu olabilecek en kötü şey. | Open Subtitles | هذا أسوء شيء على الإطلاق. |
Düşündüklerimden çok daha betermiş! | Open Subtitles | هذا أسوء بكثير مما ظننت |
Jerry amcanın çektiği cinayet filmini seyretmek zorunda kalmamızdan bile beter bu. | Open Subtitles | سيكون هذا أسوء من تلك المره التى جلسنا لنشاهد فيها فلم عمك جيري |
Katılıyorum. Bu daha da kötü. | Open Subtitles | أنا موافقة , لا بل هذا أسوء تتصرفين بطريقة غريبة الآن |
Açıkçası Courtney Love ile komşu olmaktan daha betermiş. | Open Subtitles | وبأمانة , هذا أسوء بكثير من العيش بجانب(كورتني لاف) أقصد , إنه ليس بهذه الصعوبة |
Tanrım, bu Underpants, Etc.'dan kovulmaktan bile beter. | Open Subtitles | يا إلهي ، هذا أسوء بكثير من عندما تم تعليقي من الملابس الداخلية |
Bu "Aşk Mektupları" oyunundan bile beter. Yemek sonrası tiyatrodan nefret ediyorum! | Open Subtitles | ،"هذا أسوء من "رسائل الحبّ أكره المطاعم التي فيها مسرح |
Bu daha da kötü; "Sonra bir fotoğraf çektirir ve onlarca dergi yaptırırdım ... | TED | و هذا أسوء : " و عندها سآخذ صورة و سأطبع منها العشرات وكل من يتسول من أجل المال أو يحاول ابتزازه مني |
Bu işi kendin için daha da kötü hâle getirmeni istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدكَ أن تجعل هذا أسوء على نفسكَ |