Ona bu zarfı vermeliyim. İşte, orada. Yarım metre içeride. | Open Subtitles | يلزمني أخذ هذا الظرف إليه، على بعد عشرة أقدام |
Sen işe yarar bir şeyler hatırlayacaksın. Ben de sana bu zarfı vereceğim. Bu harika çantalardan birinin karşılığı olarak. | Open Subtitles | تتذكر شيئًا مفيدًا، وسأعطيك هذا الظرف مقابل إحدى هذه الحقائب اليدوية الرائعة |
Bu zarfın içinde yeniden başka bir yerde yaşamaya başlamak için düşündüğünden fazlasını sağlayacak bir çek var. | Open Subtitles | يوجد شيك في هذا الظرف فيه مال أكثر بكثير مما تحتاجين لكي تنتقلي إلى أي مكان آخر |
Gelecek karşılaşmamızda Bu zarfın dolacağını umuyorum. | Open Subtitles | أتوقع أن يتم ملئ هذا الظرف في المرة المقبلة التي سنتقابل بها |
Gezginin bir tehdit olduğuna emin olmadan o zarfı açmayacağımıza karar verdik. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على ألاّ نفتح هذا الظرف إلاّ إذا أُثبت أن المسافر يشكل تهديداً |
Bu zarf son 70 yıldır... elimizde bulunuyor. | Open Subtitles | إن معنا هذا الظرف فى حوزتنا لمدة 70 عاماً. |
Hakkında bilmem gereken her şeyin bu zarfta olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أن كل شيء أريد معرفته عنكِ في هذا الظرف |
Zarfın içinde başka resimler de var ve çeneni tutmazsan o zarf postalanacak. | Open Subtitles | فى ذلك المظروف المزيد من الصور لو لم تغلقى فمك هذا الظرف سيجد نفسه فى صندوق بريد اتفهمين |
Bana bir zarf vermişti. | Open Subtitles | كان مهتماً بشكل غريب بخصوص هذا الظرف |
Geçen gecenin bahşişlerin o zarfın içinde. | Open Subtitles | بقشيشك من الأمس بداخل هذا الظرف. |
Bu adrese gidip Shermie'yi sor ve bu zarfı ona ver. | Open Subtitles | اريد ان تذهب لهذا العنوان اسأل عن (شيرمي) واعطه هذا الظرف |
Ona yanına gitmek istediğini söyle, ve seni kabul ettiğinde, bu zarfı asla bulamayacağı bir yere sakla. | Open Subtitles | أخبريه أنك "كنتِ في طريقك للعودة" إلى القلعة وحصانك تعب، حينما تدخلين هناك قومي بإخفاء هذا الظرف في مكان لن يجده |
Sadece bu zarfı bulduk. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي وجدناه كان هذا الظرف |
Orada ihtiyacın olabilecek tüm evraklar; kimlik, pasaport her şey Bu zarfın içerisinde. | Open Subtitles | كل المستندات التي يمكن أن تحتاجها . عند وصولك موجودة داخل هذا الظرف . هوية ، وجواز سفر ، وكل شيء |
Bu zarfın içinde ne yazıyorsa, sağa mı, sola mı gideceğimi belirleyecek. | Open Subtitles | أعني, مهما يكن في هذا الظرف في أنه سيحدد مسيرة حياتي |
Bu zarfın içindeki neyse onun dolaşım sistemindede vardı. | Open Subtitles | مهما وكان في هذا الظرف كان أيضا في مجرى دمه. |
o zarfı bana geri ver. | Open Subtitles | أعطيني هذا الظرف بسرعة |
Başıma bir şey gelirse, o zarfı... | Open Subtitles | إذا حصل لي أي مكروه اعطي هذا الظرف لــ ( لي |
Bekleyemeyiz. Bu zarf ve içindeki sır bize sınırsız bir güç verebilir. | Open Subtitles | هذا الظرف والسر الذي في داخله سيعطينا القوّة المطلقة |
Şimdi, lütfedersen eğer, Bu zarf hâlâ biraz hafif. | Open Subtitles | والآن لو سمحت هذا الظرف ما يزال خفيفًا |
bu zarfta bulunan madde yanlış ellerde kralımın devrilmesine yol açabilir. | Open Subtitles | هذا الظرف يحتوي مواد معينة التي لو وقعت أيدي خاطئة ستقود لقلب حكم ملك البلاد |
Size, Komiser, tam güvenle söyleyebilirim ki, bu zarfta bulunan malzeme, yanlış ellerde kralımın devrilmesine iletebilir. | Open Subtitles | أؤكد لك ملازم في صرامة الثقة بالطبع هذا الظرف يحتوي مواد محددة التي لو وقعت في يد خاطئة |
Ama o zarf sihirli bir tedavi olmaz. | Open Subtitles | لكن هذا الظرف ليس علاجًا سحريًا. |
Bir kayıp vakasını araştırıyoruz... ve eşinin giyinme odasında üzerinde "ipucu" yazan bir zarf buluyoruz. | Open Subtitles | قضيةُ شخصٍ مفقود، وفي غرفة زوجتُك وجدنا هذا الظرف مكوتبٌ عليه "اللغز". |
Aynı fırsat senin için o zarfın içinde. | Open Subtitles | وهي نفس الفرصة التي ستجدها في هذا الظرف |