Bir yıldıza bu kadar yakınken bu kadar büyük bir şey oluşamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يتكون شيء بهذه الضخامة وعلى هذا القرب من نجم |
Eminim ki seyrettiğin bütün maçlarda... kiminle seyretmiş olursan ol... bu kadar yakın olmamışsındır. | Open Subtitles | ظننت بناء على عدد المباريات التي حضرتها و أي كان من شاهدتها معه لعلك لم تشاهد أبدا الملعب من هذا القرب |
Dünya'ya bu kadar yakınken, atmosferi ateşe verip denizleri kaynatmaya yeter. | Open Subtitles | هذا القرب من الأرض يكفي لجعل الجو يشتعل والبحار تغلي |
Sizi yakın bir yerde buluruz diye umuyorduk ama pek de yakın da bulamadık. | Open Subtitles | كنا نأمل أن نجدكم قريبين منا، لكن ليس هذا القرب. |
ve eğer gidersen bu kadar yakında sana nasıl bakarım | Open Subtitles | وإذا رحلت كيف لي أن أنظر إليك عن هذا القرب ؟ |
Senle ne zaman bu kadar yakınlaşsak sonunda hep silahlar konuştu. | Open Subtitles | كنت أحسب أننا لن نلتقى بمثل هذا القرب ثانية ستكون نهاية النزاع |
bu hiç de hoş değildi. O kadar yaklaşma. Nefesinin kokusunu ta buradan alabiliyorum. | Open Subtitles | لا تقف على هذا القرب يمكنني أن أشم رائحة نفَسَك |
Yerimi nasıl buldunuz bilmiyorum, ama bu işi bir süredir yapıyorum, ve kimse bana bu kadar yaklaşamamıştı, | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف وجدتما مكاني، ولكنّي أقوم بهذا النوع من العمل منذ زمن طويل ولكن لم يقترب منّي أحد إلى هذا القرب |
Babanı bulmaya bu kadar yaklaşmışken gitmiyorum. | Open Subtitles | لن أغادر بعدما اقتربنا هذا القرب من إيجاد والدكَ. |
Babanı bulmaya bu kadar yaklaşmışken gitmiyoruz. | Open Subtitles | لن نغادر بعدما اقتربنا هذا القرب من إيجاد والدكَ. |
Babanı bulmaya bu kadar yaklaşmışken dönmüyorum. | Open Subtitles | لن أغادر بعدما اقتربنا هذا القرب من إيجاد والدك. |
Babanı bulmaya bu kadar yaklaşmışken gitmiyorum. | Open Subtitles | لن أغادر بعدما اقتربنا هذا القرب من إيجاد والدك. |
Babanı bulmaya bu kadar yaklaşmışken gitmiyorum. | Open Subtitles | لن أغادر بعدما اقتربنا هذا القرب من إيجاد والدكَ. |
Babanı bulmaya bu kadar yaklaşmışken gitmiyorum. | Open Subtitles | لن أغادر بعدما اقتربنا، هذا القرب من إيجاد والدك. |
Anlatılanlar, uyarılar ve izlediğim eğitim filmleri dışında onlara hiç bu kadar yakın olmamıştım. | Open Subtitles | رغم كل القصص والتحذيرات وأشرطة التعلم لم أر أحدهم عن هذا القرب من قبل |
Daha önce hiç ona yakın hissetmedim. | Open Subtitles | فأنا لمْ أشعر بمثل هذا القرب منها مِن قبل |
Ne kadar yakın olursa olalım bu kadın hep bir sır olarak kalacak. | Open Subtitles | رغم كل هذا القرب ... ستبقى هذه المرأة دوما ، في نظري ، لغز |
Bana öyle yakın ol ki, bitmesin bu masal. | Open Subtitles | كن قريبا هذا القرب منى يا حب حياتى |
Senin gibi insanların her gün ödüle bu kadar yakın olup da neden ona ulaşamayacak kadar şanssız olduğunu merak edip durdun. | Open Subtitles | متسائلاً لماذا يجب عليك أنت من بين كل الناي أن تكون غير محظوظ أبداً بوضعك. على هذا القرب من تلك الجائزة و إنكارها في كل يوم. |