Cesaret edemezler. o yüzden onları temizlemek için şey vereyim. | Open Subtitles | لن يجرؤوا على فعل هذا لذا لنعطهم شيئاً لينظفوه |
Aslında, nasıl göründüğünü biliyorum, o yüzden bence bu yanlış anlaşılmayı hemen düzeltsek iyi olur. | Open Subtitles | حسناً , أعلم كيف يبدوا هذا لذا أعتقد انه مهم ان نوضح أى سوء تفاهم فى الحال |
Bunu söylemenin güzel bir yolu yok. o yüzden doğrudan soracağım. | Open Subtitles | لا يوجد طريقة جيدة لقول هذا لذا سأسأل مباشرة |
Düğününü durdurmaya çalışmadığımı bilmen için bunu yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا مِنْ الضروري أَنْ أعْمَلَ هذا لذا تَعْرفَ لا أُحاولُ لإيقاْف زفافكَ. |
Karım için buradayım ama seks hayatımız için bunu görmesem iyi olacak o yüzden aşağıda lobide bekleyeceğim. | Open Subtitles | لكنّني أظنّ أنّه من الأفضل لعلاقتنا الجنسيّة ألا أرى هذا لذا سأكون بقربها، لكن في البهو بالأسفل |
Bu konuda biraz yardıma ihtiyacım var, o yüzden içinizden biri toparlansa iyi olur. | Open Subtitles | , سأحتاج إلى بعض المساعدة في هذا لذا من الأفضل أن يساعدني أحدكم |
Keyfimi kaçırmak, evet, öyle bir şey. o yüzden yapma. | Open Subtitles | قاتلُ البهجة أجل , أو ما شابه هذا لذا لا تكن كذلك |
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok. Öylece söylüyorum o yüzden: | Open Subtitles | لا توجد طريقة سهلة لقول هذا , لذا فقط سأقوله |
Bu konuda yapabileceğin bir şey yok, o yüzden sakinleş. | Open Subtitles | ليس بإمكانِك أن تفعل شيئاً حيال هذا لذا اهدأ. |
Pekala, bunu söyleyeceğini tahmin etmişti o yüzden sana BMW'nun camına tuğla attığın güvenlik kayıtlarının elinde olduğunu söylememi istedi. | Open Subtitles | لست مهتم انتظر ردك هذا لذا كلفني بإخبارك أن بحوزته شريطاً يُظهرك |
Böyle bir şey olmayacak. o yüzden rahatlayabilirsin. | Open Subtitles | لن يحصل هذا لذا يمكنكِ الإسترخاء بكل بساطة |
Bu işte biraz yeni sayılırım o yüzden bana yardımcı olacağınızı düşündüm. | Open Subtitles | أنا جديد في هذا لذا فكّرت بأنه يمكنكم يا رفاق أن ترأفوا بي قليلاً |
Bunu söylemenin kolay yolu yok, o yüzden direkt söylüyorum. | Open Subtitles | ليس هناك طريقة سهلة لقول هذا لذا ساقولها وحسب |
Bunun olmasını istemeyen insanlar var o yüzden sorun çıkabilir. | Open Subtitles | هناك اناس لا يريدون حدوث هذا لذا ربما تحدث بعض المشاكل |
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok o yüzden direk söylemek zorundayım. | Open Subtitles | حسناً ، ليس هناك طريقة سهلة لقول هذا لذا سأقوله مباشرة |
Bunu söylemenin kibar bir yolu yok, o yüzden direkt söyleyeceğim. | Open Subtitles | ليست هناك طريقة دقيقة لوضع هذا لذا, فقط سأقولها |
Tekrar söylememe gerek kalmaması için bunu aklınızda tutmanızı istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتذكر هذا لذا سأقوله مجدداً |
Burada alınacaklar dersler var. Ama beni tanımanız için bunu yapıyorum daha çok. | Open Subtitles | "هناك دروس الّتي سَتُوْجَدُ هنا، لكن في الغالب، أنا أعْمَلُ هذا لذا أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعْرفَني. |