Ellerindeki bilgiye göre Bu otobüs tüm hafta sonu park yerindeymiş. | Open Subtitles | بقدر ما يعرفون هذه الحافلة توقفت في الساحة طوال عطلة الأسبوع |
Bu otobüs... Ocho Rios'a gidiyor mu? | Open Subtitles | لو سمحت، هل تذهب هذه الحافلة إلى أوشو ريوس؟ |
Meşhur Sorels bu otobüse bayağı para yatırmış, değil mi? | Open Subtitles | على فرقة "سورال" الشهيرة أن تنفق المال على هذه الحافلة |
Hâlâ beraber olsaydık şu an bu otobüse binmiyor olurdum. | Open Subtitles | لو كنا ما زالنا سوياً لم أكن سأصعد على هذه الحافلة الآن |
Bunları al ve yeni bir hayata başla. Bu otobüsün dışında bir yerde, tamam mı? | Open Subtitles | خذ هذا المال وابدأ حياة جديدة فى مكان ما خارج هذه الحافلة, حسناً ؟ |
Yemin ederim, susmazsan kendimi Bu otobüsten atacağım. | Open Subtitles | اقسم,سوف أقفز من هذه الحافلة المتحركة ان لم تخرس |
Hepiniz otobüsten inip kamyona bineceksiniz. | Open Subtitles | ستترجلون من هذه الحافلة و تركبون الشاحنة |
O otobüse binmek zorundayız. Gittiğimiz yerde yemek yiyebiliriz. | Open Subtitles | لذلك علينا أن نركب هذه الحافلة سوف نأكل عندما نصل هناك |
Jackson, şu otobüsü takip et! | Open Subtitles | تحرك جاكسون، اتبع هذه الحافلة |
Bu otobüsle aramda "Cinnet" gibi birşey var. | Open Subtitles | هناك شيء مشع يحدث بيني وبين هذه الحافلة |
Bu otobüs beni haftanın istediği günü alabilir! | Open Subtitles | كم أرغب أن تقلّني هذه الحافلة بأي يوم وسط الأسبوع |
Bu otobüs gerçekten berbat. | Open Subtitles | يا إلهي ، هذه الحافلة حقاً سيئة |
Görüyorsun ya, Bu otobüs yüzlerce insana mutluluk vermiş. | Open Subtitles | ترى، هذه الحافلة جلبت الفرح ل المئات. |
Açıkçası Bu otobüs pek tarzım değil. | Open Subtitles | بأمانة، هذه "الحافلة" ليست من طرازي المفضل |
Bu otobüs, kız kardeşimin mezuniyet hediyesiydi. | Open Subtitles | هذه الحافلة كانت هدية التخرج لأختى |
- Ben FBI ajanıyım, bu otobüse el koyuyorum. | Open Subtitles | أنا وكيل مكتب التحقيقات الفدرالي، وأنا ساوقف هذه الحافلة |
Bir sonraki iş siparişine geçelim. Benim için iyi haberlerin yoksa bu otobüse gelme. | Open Subtitles | ننتقل إلى النقطة الأخرى من الاجتماع لا تدخل هذه الحافلة إلا إذا كانت لديك أنباء سعيدة لي |
Şimdi, senden bu otobüse binip ve New York'a geri dönmeni istiyorum. | Open Subtitles | الآن، ما أود أن تفعله هو أن تصعد إلى هذه الحافلة وتعود إلى "نيويورك" لا استطيع. |
Bu otobüsün birden patlaması nasıl bir etki bırakır, bir düşün. | Open Subtitles | اذا هذه الحافلة فجأة ، انفجــرت |
Fıstık ezmeli kurabiye yaptım çünkü biliyorum Bu otobüsten birisi gerçekten fıstık seviyor. | Open Subtitles | خبزت بعض بسكويتات زبدة الفول السوداني لأني أعرف أن أحدا في هذه الحافلة يحب زبدة الفول السوداني جدا |
Hepiniz otobüsten inip kamyona bineceksiniz. | Open Subtitles | ستترجلون من هذه الحافلة و تركبون الشاحنة |
Siparişlerini hesapladı ve, şirkete postaladık ve O otobüse binecek! | Open Subtitles | لقد أحصت الطلبيات، وأرسلنا الشيكات، وهي ستركب هذه الحافلة! |
şu otobüsü takip et! | Open Subtitles | اتبع هذه الحافلة! |
Bu otobüsle gideceğiz, sonra da uçacağız. | Open Subtitles | سنركب هذه الحافلة و سنطير بعيدا |
Herkes beni dinlesin. Hemen boşaltın bu otobüsü. | Open Subtitles | جميعكم، إستمعوا إلي يجب عليكم مغادرة هذه الحافلة |