bu kararları kim alıyor bilmiyorum ama gerçekçi olmayan şeyler görüyorum. | Open Subtitles | لا اعلم من يصنع هذه القرارات اظن ان المشاهد ليست جيدة |
bu kararları gerçekten düşünmek zorundayız. | TED | بالتالي علينا أن نفكر مليًّا في هذه القرارات. |
Oysa ki, tanım gereği, bu kararlar bizler öldükten sonra bize olacaklarla ilgili. | TED | في الواقع، بحكم تعريفها، هذه القرارات حول شئ سيحدث لنا بعد أن نموت. |
bu kararlar Sağlık Bakanlığı veya bağışta bulunan yabancı kişiler tarafından verildi. ve bu şu veya bu şekilde belli olmaktadır. | TED | هذه القرارات تتخذ من قبل وزارة الصحة أو من قبل متبرعين أجانب، و هو نوع من الاستعراض. |
İnsanların kriz zamanında niçin ve nasıl karar aldıklarını daha iyi anlamak zorundayız. | TED | نحن بحاجة لإدراك كيفية تفكير الإنسان للوصول ا لى قرار في أوقات الشدة، ولمعرفة لماذا يجب أن نأخذ هذه القرارات. |
Ancak asıl problem şu, bu kararların kime bırakılması gerektiğini nasıl belirleyeceğiz ve bu güçlerini kötüye kullanmayacaklarından nasıl emin olabiliriz? | TED | ولكن الإشكال هو، كيف تقرر من يملك السلطة لإتخاذ مثل هذه القرارات وكيف تتأكد من أنهم لن يستغلوا هذه السلطة؟ |
Portland'ın yapması gereken bazı zor seçimler var, ve bunun için bu seçimleri yapabilecek güçlü bir adaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | علي بورتلاند اخذ بعض القرارات الحازمة انها بحاجة لمرشح قوي لصنع هذه القرارات |
böyle kararlar pek hoş görülmez, o yüzden bir günah keçisine ihtiyacı var. | Open Subtitles | لذا هذه القرارات لا تحظى بشعبية، وهو في حاجة من يلقي اللوم عليه. |
Bütün bu kararları bir şekilde kim veriyor? | TED | وعلى كل حال من سيكون المسؤول عن صناعة هذه القرارات |
Israrımız şu ki; bu kararları geri çekin veya en azından Almanya konusunda hepimiz yeniden masaya oturana dek uygulamayı askıya alın. | Open Subtitles | نحن نُصرّ على ضرورة إلغاء هذه القرارات أو على أقل تقدير تأجيل تنفيذها إلا أن نتآلف مجددًا لمتاقشة مسألة ألمانيا |
Ve sen ve diğer Yeşil Fenerler bu kararları ölümcül yüzüklerinizle mi uyguluyorsunuz? | Open Subtitles | ثم تقوم أنت وبقية الفوانيس الخضراء بتطبيق هذه القرارات بهذه الخواتم المميتة |
Hayır, onun bu kararları alması çok hızlı. | Open Subtitles | لا ، إنها عجلة منه أن يقوم بمثل هذه القرارات |
Hayır, onun bu kararları alması çok hızlı. | Open Subtitles | لا ، إنها عجلة منه أن يقوم بمثل هذه القرارات |
Hükümetin bizim için bu kararları vermesini ister miyiz? | Open Subtitles | هل حقاً نحتاج لهؤلاء المحافظين ليأخذوا هذه القرارات بدلاً منا ؟ |
CA: Ve bu kararlar aslında Amerikayı farklı potansiyel kaynaklardan siber ataklara açık kılıyor, değil mi? | TED | كريس: وهل هذه القرارات تحتمل تعريض أمريكا للهجمات السيبرانية من مصادر أخرى |
Onun yardımcı başkanı Deleg ve onun savunma sekreterinde... bu kararlar alındı. | Open Subtitles | وفوض له في منصب نائب الرئيس ووزير دفاعه... السيطرة على هذه القرارات. |
bu kararlar objektif ve rasyonel olarak verilmeli. | Open Subtitles | هذه القرارات يجب ان تكون مبنيه على موضوعيه وعقلانيه |
Riskle ilgili karar verdiklerinde yargıçların niyetleri çok iyi olsa da kararları objektif vermiyorlar. | TED | إن القضاة يقصدون خيراً عندما يتخذون هذه القرارات بشأن الخطورة، لكنهم يتخذونها بشكل شخصي. |
Burada sadece 5 tane karar noktası var: Her bir şeyin uluslararası standardı olmalı. | TED | هناك خمس نقاط من مثل هذه القرارات. كلٌ منها يحتاج لمعيار عالمي. |
bu kararların yarısı politik alanda ayakta kalmak için. | Open Subtitles | يضرب كرات الغولف. ونصف هذه القرارات حول البقاء السياسي. |
Şimdi bu kararların kadın ve doktoru arasında alınması gerektiğine inanıyorum, | Open Subtitles | أنا الآن أرى أن هذه القرارات يجب أن تكون بين المرأة وطبيبها |
Sana da bu seçimleri empoze etmeye çalıştım çünkü sen dünyaya indiğin zaman arkamı kollayacak birisi olacağı için çok heyecanlanmıştım. | Open Subtitles | وكنت أحاول تطبيق هذه القرارات عليك لأنه عندما هبطت لهنا كنت متحمسة لوجود شخص لأضعه تحت جناحي... |
Ama bütün bir hafta boyunca sebatla bağlı kalınan böyle kararlar... bir umutsuzluk anında bozuluverir. | Open Subtitles | لكن مثل هذه القرارات ربما تعتبر صامدة لمدة أسبوع كامل متروكة لبعض لحظات اليأس |