Bayanlar ve baylar, hepimizin beklediği an geldi. | Open Subtitles | سيداتي وسادتي هذه اللحظة التي كنا بانتظارها |
Hepimizin beklediği an geldi. | Open Subtitles | هذه اللحظة التي كنّا بانتظارها |
İşte uzun zamandır beklediğiniz an geldi. | Open Subtitles | هذه اللحظة التي انتظرناها جميعاً. |
Baba, bu hep hayalini kurduğum andı. Ama... | Open Subtitles | أبي ، هذه اللحظة التي كنت أحلم بها دائماً |
Sanırım bu gece olanlar onun peşine düştüğü ilk andı. | Open Subtitles | أظن بأن هذا ما حصل بهذه الليلة أظن بأن هذه اللحظة التي عثر عليها |
Fakat işte bu an tam da her şeyin mümkün olabileceği bir an. | TED | لكنّ هذه اللحظة التي يصبح عندها كل شيءٍ ممكناً |
Geçmişle şimdi ve gelecek arasında, ve orası ile burası arasında hiçbir ayrım kalmaması sonucu, her yerde, AN la başbaşayız, bu an a artık "Dijital Şimdi" diyeceğim. | TED | مع تمييز لا تترك بين الماضي، في الوقت الحاضر وفي المستقبل، وهنا أو هناك، ونحن مع هذه اللحظة في كل مكان، ترك هذه اللحظة التي سوف اسمية الرقمية الآن. |
Birçoğumuzun beklediği an geldi. | Open Subtitles | هذه اللحظة التي كان الكثير ينتظرها. |
Yalnız kalacaksın. Beklediğin an geldi. | Open Subtitles | لوحدك هذه اللحظة التي تعيش لأجلها |
İşte beklediğiniz an geldi. | Open Subtitles | هذه اللحظة التي كان الكثير ينتظرها. |
Ve şimdi Springfield, işte beklediğiniz an geldi. | Open Subtitles | (والآن يا (سبرنغفيلد .. هذه اللحظة التي انتظرتموها |
Bu bütün yıl beklediği bir andı. | Open Subtitles | هذه اللحظة التي كان ينتظرها طوال السنة |
Bu benim beklediğim andı. | Open Subtitles | هذه اللحظة التي كنت انتظرها |
Işıklandırmada işte bu an için yaşıyorum. | TED | هذه اللحظة التي عشت من أجلها في الإضاءة |
Eğer bir ilişkimiz olsaydı, bu an seni iyi geceler öpücüğü vermeye zorladığım an olacaktı. | Open Subtitles | إن كنا نتواعد حقاً كانت لتصبح هذه اللحظة التي أضطر فيها لتقبيلك |
Yani, bu an harika bir şey olacağının habercisi. | Open Subtitles | أعني، هذه اللحظة التي تكون قبل حدوث شيء مذهل لكِ أعدك |