bu sefer 21 milyonluk nüfusu ile Nijerya’nın kalabalık metropolü Logos’ta görüldü. | TED | و هذه المرة في نيجيريا، في العاصمة المزدحمة لاغوس 21 مليون نسمة |
bu sefer bizim topraklarımızda. Köy ahırı kilise gibi kullanılıyomuş. | Open Subtitles | هذه المرة في ساحتنا الخلفية حظيرة قرية تُستخدم ككنيسة مؤقتة |
bu sefer lunapark yerine hastanede. | Open Subtitles | فقط هذه المرة في المستشفى بدلاً من الكرنفالات |
Bir başka yangın vardı, bu sefer Rudy'nin yerinde. | Open Subtitles | كان هناك حريق آخر، هذه المرة في رودي وتضمينه في المكان. |
bu sefer kesinlikle içeri gitti. Ciğerlere kadar. | Open Subtitles | ,هذي تغلغلت بالداخل تماما هذه المرة في الرئتين بالضبط |
Bir daha sorsak nasıl olur... bu sefer federal büroda. | Open Subtitles | ما رأيك لو أعدنا السؤال ولكن هذه المرة في قسم الشرطة |
2005'te şüphelimizin izini tekrar bulduk, bu sefer Los Angeles'ta. | Open Subtitles | في 2005 حصلنا على فرصة اخرى مع الجاني هذه المرة في لوس آنجلوس |
Mükemmel bir yalan söylemiştim ama işe yaramamıştı bu sefer de birisinin hayatını kurtarmak için farklı bir şey denedim. | Open Subtitles | كذبت كذبة مثالية و لم ينفع ذلك لذا هذه المرة,في أمل إنقاذ حياة أحدهم حاولت أمرا مختلفا |
Ama bu sefer cidden pesini birak. | Open Subtitles | و لكن هذه المرة في الحقيقة يجب أن تتركي الأمر |
Ama bu sefer ajanlarımıza zarar vermeye çalışan teknolojiyi açığa çıkardı tıpkı bizi kolladığı gibi. | Open Subtitles | لكن إستخدموا التقنيات هذه المرة في محاولة لإيذاء عُملائنا كما لو أنهم يبحثوا عنا بالخارج |
Az evvel, çarpıcı bir yazı daha ortaya çıktı, bu sefer Washington Post'ta. | Open Subtitles | المادة المتفجرة آخر، هذه المرة في صحيفة واشنطن بوست. |
bu sefer, daha önce hiç tanışmadığım yirmi küsur tane stajyer doktor Terence'ın ölmekte olduğunu söylediğinde yoğun bakımdaydı. Belki de bu geceydi. | TED | هذه المرة في جناح العناية المركزة عندما يخبرني مقيم في العشرينات من عمره لم ألتقي به من قبل أن تيرانس يحتضر وربما يموت الليلة |
Pekâlâ, bu sefer aracınızda hiçbir uyuşturucu bulamadım, | Open Subtitles | حسناً لم أجد شيئاً هذه المرة في السيارة |
Bütün cephelerde dengeyi sağladıktan sonra, şanlı ordumuz ilk adımı bu sefer doğuda attı. | Open Subtitles | "بعد استقرار كل الجبهات قد استعادت جيشنا المجيد هذه المبادرة". "هذه المرة في الشرق". |
Evleniyoruz. bu sefer ciddiyiz, Bel Air Hotel'de olacak. | Open Subtitles | سنتزوج، بشكل حقيقي هذه المرة في فندق "بيل آير" |
bu sefer nereye gitti sence? | Open Subtitles | إلى أين ذهب هذه المرة في تصورك ؟ |
Böylece deneyi Delhi dışına çıkarıp tekrar ettim, bu sefer Chifpuri, Hindistan'ın merkezindeki bir şehirde kimsenin kimseye asla bir şey öğretmediği konusunda ikna edildiğim bir şehir. | TED | لذا فقد أخذت تجربتي خارج دلهي وقمت بتكرارها، هذه المرة في مدينة تسمى تشيفبوري* في وسط الهند، حيث كنت متأكداً أنه لا أحد قام بتعليم أي شخص أي شئ. |
Ve ben gerçekleşmekte olan bazı inanılmaz değişikleri kaydetmek istedim ve bu sefer şansıma, Afro-Amerikanların seçmenin yüzde 30'unu oluşturduğu Maryland'da, bir başka evlilik mücadelesi tırmanmaya başladı. | TED | و أردت أن ألتقط بعض التغييرات الجذرية التي كانت تحدث، و بفضل الحظ و السياسة، بدأ صراع آخر في قضية الزواج. هذه المرة في "ماريلاند" حيث السود يشكّلون ٣٠٪ من الناخبين. |
Mimarlar Birliği ile aynı sistemi kullanan Avrupa Merkez Bankası genel merkezi için teklifte bulunduk, fakat bu sefer daha büyük küresel bir monolitik kütle için. | TED | مع "المعماريون المتحدون" ، أيضا ، قدمنا اقتراحا لمقر البنك المركزي الأوروبي يستخدم هذا النظام نفسه ، ولكن هذه المرة في كتلة متجانسة أكثر من ذلك بكثير ، مثل الكرة. |
- Dharma Finkelstein... benimle yine... bu sefer annemce ayarlanan şu iğrenç galada evlenecek misin? | Open Subtitles | (دارما فنكلستين) هلا تزوجتيني مرة أخرى هذه المرة في صالة كبيرة وبغيضة منظمة من قبل والدتي |