Cezbediciydi, her şeyi unutturup bu hediyeyi kabul ettirecek kadar cezbediciydi. | Open Subtitles | ومن المغري، لذلك مغريا لنسيان كل شيء ومجرد قبول هذه الهدية. |
bu hediyeyi değerli yapan şey, dişinin yumurtalarını beslemek için kullanacağı proteinle dolu olması. | TED | ما يجعل هذه الهدية قيمة إلى هذا الحد هو أنها مملوءة بالبروتين الذي تستخدمه الأنثى لتغذية بيضها. |
Babana, bu hediyeyi sana kimin verdiğini söyleyeceksin, değil mi Wilhelm? | Open Subtitles | ستخبر والدك عن الذي قام باعطاء هذه الهدية لك أليس كذلك ؟ |
Ama üç milyar parçalı her şey gibi bu hediye de hassastır. | TED | لكن وكأي شيء مكون من ثلاثة ملايين عنصر تعتبر هذه الهدية هشة. |
Ama önce ben size içerde ne olduğunu göstereceğim Söyleyeceğim, bu hediye sizin için inanılmaz şeyler yapacak. | TED | وقبل ان اريكم ماذا يوجد في داخل هذه الهدية سوف اخبركم .. كيف ان هذه الهدية قامت بأشياء رائعة من اجلي |
Ve işte bu: Konuşmacı olarak bir numaralı göreviniz dinleyicilerinizin akıllarına olağanüstü bir hediye aktarmak -- fikir adını verdiğimiz ilginç ve güzel şey. | TED | وهذا العامل هو: مهمتك الرئيسية كمتحدث هي أن تنقل لأذهان المستمعين هدية رائعة هذه الهدية الجميلة والغريبة هي الفكرة. |
Gökler Bu armağanı bana bağışlamışlarsa reddetmek tanrılara itaatsizlik olurdu. | Open Subtitles | إذا السماء منحتني هذه الهدية فإن الرفض سيكون عصيان للآلهة |
Lütfen bu hediyeyi Bay Hareton Earnshaw'a verin, ona, kabul ederse okumayı öğreteceğimi, redderse, yukarı çıkıp bir daha kendisiyle uğraşmayacağımı söyleyin. | Open Subtitles | خذي هذه الهدية للسيد هريتون إيرينشاو وأخبريه إذا كان سيقبلها سَأَجيءُ وأُعلّمُه |
Biliyor musun birinin sana bu hediyeyi vermiş olması seni çileden çıkartıyordur. | Open Subtitles | تعرف، يجب أنه يقتلك أن أحداً أهداك هذه الهدية. |
bu hediyeyi beğenmedim. Ayrıca, sana güvenmiyorum. | Open Subtitles | لا تعجبني هذه الهدية بجانب أنني لا أصدّقك |
Sen, bana bu hediyeyi neden verdin,bu kadar yıl sonra? | Open Subtitles | لماذا لم تهديني هذه الهدية كل تلك السنوات ؟ |
Majesteleri, aynı zamanda bu hediyeyi kabul etmenizi arzu ediyor. | Open Subtitles | بالقيادة, اعرف بانه لن يفشل في واجبه جلالته يتمنى أيضا أن تقبلي هذه الهدية |
bu hediyeyi bana veren kişi de zamanında benim ölmemi istemişti. | Open Subtitles | الشخص الذي أهداني هذه الهدية أرادني ميّتًا كذلك. ليس قبل مدة طويلة، |
Şimdi sana verdiğim bu hediye senin olacak yani bunun sahibi sen olacaksın, tamam mı? | Open Subtitles | هذه الهدية ستكون من ممتلكاتك ستكون أنت صاحبها ، مفهوم؟ |
Şimdi sana verdiğim bu hediye senin olacak yani bunun sahibi sen olacaksın, tamam mı? | Open Subtitles | هذه الهدية ستكون من ممتلكاتك ستكون أنت صاحبها , مفهوم؟ |
"bu hediye senin için değil, senin bezelyen için. | Open Subtitles | ماذا ؟ ماذا يا عزيزتي ؟ هذه الهدية ليست لكِ إنها لمنطقتك الحساسة |
İlk defa bu kadar ucuz bir hediye aldım. | Open Subtitles | إن هذه هي المرة الاولى التي اتلقى فيها مثل هذه الهدية الرخيصة. |
Albay Campbell'ın Jane'e böyle cömert bir hediye göndermesine seviniyorum. | Open Subtitles | انا سعيدة لان سيد كامبل قد ارسل لجين هذه الهدية الكريمة |
İmparatorun Bu armağanı babama karşı bir hakaret. | Open Subtitles | هذه الهدية من الامبراطور هي إهانة إلى الأب |
Babamın bana geçen sene verdiği hediye bu. | Open Subtitles | هذه الهدية التي اعطاها أبي لي العام الماضي |
Bu hediyemi reddederseniz size merhamet göstermeyeceğim. | Open Subtitles | ارفضوا هذه الهدية ولن ترون اي رحمة |
Başkanımızdan buraya gelip bu ödülü vermesini istiyoruz. | Open Subtitles | وندعوا رئيسنا لتقديم هذه الهدية للفائز |
Ona geleceğini söyledim, ve ona bu hediyenin anonim olmasını istediğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتُها أنها آتية و أخبرتُها أني أُريد هذه الهدية أن تكونَ مَجهولَة |
- Evet! Şu hediyeleri ana salona götür. | Open Subtitles | خذ هذه الهدية إلى القاعة الرئيسية |
Şimdi bu arabayı yağlamak için bir hediye mi, yoksa zaten yağlanmış bir arabaya sahip olmak için bir hediye mi? | Open Subtitles | الآن، هل هذه الهدية من أجل أنشاء علاقة أو أنها هدية... من أجل أن العلاقة أنشاءت بالفعل؟ أنشاء علاقة؟ |