Yani bu durumu değiştirmenin tek yolu istediğim şeyi bana hemen söyle, ve senden zevk çıkarmamı engelle. | Open Subtitles | لذا مخرجك الوحيد من هذه الوضعية أن تخبرني بما اريد معرفته الان وتحرمني لذة انتزاعه منك |
Tamam Steven, sanırım bu durumu sonlandırarak herkesin kazanacağı bir sonuca vardım. | Open Subtitles | حسـن (ستيفن) أعتقد أني وجدت طريقة لإنهـاء هذه الوضعية بحيث يفوز الجميـع |
...bunun mevkiime yol açacaklarını hesaba katmadan, bu durumu dikkate alacağım. | Open Subtitles | سأعالج هذه الوضعية بروية. |
Şimdi, biz çıkana kadar bu pozu bozmayın. | Open Subtitles | و الآن حافظا على هذه الوضعية حتى نغادر |
Bu pozu daha önce de görmüştüm, ikimiz de gördük. | Open Subtitles | لقد رأيت هذه الوضعية من قبل كلانا رآها |
Bu duruş kurbanın etleri temizlenirken ki posizyonu. | Open Subtitles | هذه الوضعية التي كانت عليها عندما نزع لحمها |