Evet, her şeyi gördüğümüze emin olmamızın tek yolu bu. | Open Subtitles | نعم، هذه هي الوسيلة الوحيدة للتأكد من أن نراها كلها |
Beni buradan çıkarabilmenizin tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هي الوسيلة الوحيدة حتى تخرجني من هنا |
Ama seni elektrikli sandalyeden kurtarmamın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هي الوسيلة الوحيدة التي أعرف أنّها ستبعدك عن الكرسي الكهربائي |
Bu kahrolası adadan gitmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هي الوسيلة الوحيدة لمغادرتنا هذه الجزيرة المهجورة |
Babam için adaleti sağlamanın tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني أن هذه هي الوسيلة الوحيدة لتحقيق العدالة من اجل أبي. |
Tarikatı ona gerçek kimliğini ortaya çıkarabilmesinin tek yolunun bu olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | أجل. قالت مجموعته أنّ هذه هي الوسيلة الوحيدة لإنبثاق هويّته الحقيقيّة. |
Başka bir ceza istemem. Benim gibi biriyle uğraşmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | لا تفهمني بشكل خاطيء، ليس أمامي خيار آخر هذه هي الوسيلة الوحيدة للتعامل مع شخص مثلي |
Emin olmanın tek yolu bu. Kazanacağımızdan sonuna kadar emin olmanın tek yolu. | Open Subtitles | هذه هي الوسيلة الوحيدة المضمونة، أضمَن وسيلة ممكنة لفوزنا. |
Bu döngüyü bozmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هي الوسيلة الوحيدة لكسر تلك الحلقة. |
Onları korumanın tek yolu bu. Ben Rene'yi bulacağım. | Open Subtitles | هذه هي الوسيلة الوحيدة لحمايتهما سأجد (رينيه) |