Sanki sonsuza dek orada kalacak gibi. | Open Subtitles | يبدو بأنها ستبقى هناك إلى الأبد ، أليس كذلك ؟ |
Yani, sayaçları bittiğinde sonsuza dek orada kalabilirler. | Open Subtitles | عندما تنتهي علاماتهم يمكن أن يبقوا هناك إلى الأبد ؟ |
Eğer iyiysek cennete gideceğiz, ve sonsuza dek orada kalacağız derdi. | Open Subtitles | قالت لي أننا إذا كنا جيدين سنذهب إلى الجنة وسنبقى هناك إلى الأبد |
Oradan buraya gelmek zaman alir. Verimli bir sekilde kullanabilecegim zamani kaybederim. | Open Subtitles | المسير من هناك إلى هنا يستقطع وقتا وقت يمكنني أن أستغله جيدا. |
Oradan buraya gelmek zaman alır. Verimli bir şekilde kullanabileceğim zamanı kaybederim. | Open Subtitles | المسير من هناك إلى هنا يستقطع وقتا وقت يمكنني أن أستغله جيدا. |
Trafik çok sıkışık bu yüzden araba sonsuza dek orada kalabilir. | Open Subtitles | لذا السيارة قَدْ تَكُونُ عالقة هناك إلى الأبد. |
Sonsuza dek orada yaşayacağım. Çünkü beni asla yenemezsin. | Open Subtitles | وسأعيش هناك إلى الأبد لأنك لن تستطيعي هزيمتي أبداً |
Yani bir günümüz var, ...aksi takdirde sonsuza dek orada tıkılı kalacaklar. | Open Subtitles | لذلك لدينا يوم واحد، أو أنها يمكن أن تكون عالقة هناك إلى الأبد. |
Sonsuza dek orada tutacaklar beni. | Open Subtitles | إنهم سيحتفظون بى هناك إلى الأبد |
- Sonsuza dek orada durmayacak. | Open Subtitles | - هو لن يصبح هناك إلى الأبد. |
Şimdiki halimden orta yaşlı bir adama, Oradan da yaşlı bir adama dönüyorum. | TED | ومن شكلي الحالي، سوف أتحول إلى رجل في منتصف العمر، ومن ثم، ومن هناك إلى رجل مسن. |
Ama beni Oradan bu noktaya getiren şey yetişkin cezaevinde bir genç olarak karşılaştığım ceza veya hukuk sistemimizin sertliği değildi. | TED | لكن الذي جلبني من هناك إلى هنا لم يكن العقاب الذي واجهته كمراهق في سجن البالغين، أو قسوة نظامنا القانوني، |
Oradan jüri locasina kadar mi, yoksa yarisi kadar mi? | Open Subtitles | المسافة من هناك إلى مجلس المحلفين أم نصف الطريق أم ماذا؟ |
Demek Contention'a gidiyorsunuz. Ben Oradan Bisbee'ye devam edeceğim. | Open Subtitles | أرى أنك ذهاب إلى كونتنشن سأغير اتجاهي من هناك إلى بيسبي |