bir sürü ilan var ama tek bir kadro yok. | Open Subtitles | هناك كثير من الاعلانات ولكن لا توجد وظيفة خالية واحدة |
bir sürü zaman kaybettik. | Open Subtitles | أتعلمون، هناك كثير من الأحيان نشعر فيها بالضياع |
Eminim bir sürü insan söylemiştir sana... | Open Subtitles | أنا واثقة من أن هناك كثير من الناس الذين يقولون لك |
Ancak estetik cerrahiden sizin kadar iyi şekilde yararlanamamış Pek çok kişi var. | Open Subtitles | رغم أن هناك كثير من الناس لم يكن لديهم إمكانية إجراء العملية البلاستية التي توفرت لك |
Pek çok hasta düşüncülerini bizden saklar, tıpkı hırsızlar gibi. | Open Subtitles | هناك كثير من المرضى يخفون أفكارهم عنا مثل اللصوص |
Pekala, konuşulacak önemli bir sürü şey var. | Open Subtitles | حسنا، لدينا هناك كثير من الأمور الهامة لمناقشتها |
Sonra ortaya çıktı ki birçok kişi etraftan şifreleri çalıyor, ve ekserisi bunları internete yolluyor. | TED | وانتهينا أن هناك كثير من الناس الماهرين في سرقة كلمات المرور وغالبًا ما ينشرون كلمات المرور هذه على الإنترنت |
Bu civarda buna benzer bir sürü şeker paketi vardır. Haklısın. | Open Subtitles | هناك كثير من أغلفة الحلوى في هذه المنطقة |
Ama inanıyorum ki, Parlamento'da sizinle aynı duyguları paylaşan bir sürü insan var. | Open Subtitles | لكني أعتقد أن هناك كثير آخرين في البرلمان يشاركونا نفس المشاعر |
Tv'de öyle programlardan bir sürü var. | Open Subtitles | هناك كثير من برامج البحث الجنائي على التلفاز |
Arabada bir sürü bilinmeyen iz var. | Open Subtitles | هناك كثير من البصمات المجهولة في السيارة |
- Evet tasarı bende ona bakıyordum. bir sürü araştırma var yapılacak. | Open Subtitles | إذا، ذلك، هناك كثير التحقيق الذي للجَعْل. |
Bu akşam buraya randevuya gelmiş bir sürü çift var. bir sürü. | Open Subtitles | هناك كثير من المواعيد الليلة كثير من المواعيد |
Tahminlerde Pek çok boşluk var, ama esasları bilmem gerek. | Open Subtitles | هناك كثير من الفراغات تتخلل تقديراتا لكن من المهم أن أعرف الآن الأساسيات |
Böylesi bir tümör problem yaratacak derecede büyürse beraberinde Pek çok bulgu getirir. | Open Subtitles | عندما يتوسع مرض مثل هذا سيكون هناك كثير من الأعراض |
Köyde yapılacak Pek çok şey var. | Open Subtitles | إضافة إلى ذلك، بقي هناك كثير من العمل لم يُنجز بعد |
Pek çok erkek onlar için rekabet ediyor. | Open Subtitles | و هناك كثير من الرجال الذين يتنافسون عليهن |
Yapamadığım bir sürü şey var. Ağlamak mesela. | Open Subtitles | هناك كثير من الأشياء التي لا أستطيع القيام بها البكاء على سبيل المثال |
Yani bir şeyleri koyacak bir sürü yer ve onların içine koyacak bir sürü şey var. | Open Subtitles | هناك كثير من الاماكن لوضع الاشياء... والكثير من الاشياء لوضعها فيه |
Yürünebilir şehir hususunda etkili birçok nokta var. | TED | هناك كثير من الأجزاء المعقّدة في المدينة المناسبة للمشي. |
Büyük çıkarları olan birçok taraf mevcut ve yayıncılık, terfi ve kadrolandırma gibi hizasız mükâfatlandırılmalar söz konusu. | TED | هناك كثير من المنتفعين و كثير من المصالح والدوافع الطامعة مثل :النشر،الترقية،المنصب |