ويكيبيديا

    "هناك متسع" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yer var
        
    • vakit var
        
    • yerimiz var
        
    Bu masada bir sürü yer var. Neden iskemlelerinizi ayırmıyorsunuz? Kalsın, teşekkür ederiz. Open Subtitles هناك متسع كبير على هذه الطاولة، لمَ لا تبعدوا كراسيكم قليلاً؟
    Birinci trimesterde, embriyoyu tutacak kadar yer var. Open Subtitles هناك متسع كبير للجنين خلال الأشهر الثلاثة الأولى
    Arkada beklemek zorunda kalabilirsin, çünkü kanepe senin için yer var mı, bilmiyorum. Open Subtitles قد تضطر للبقاء هنا، لأنني لا أعلم إن كان هناك متسع لك على الأريكة.
    Evet, bunu tartışırız, hala yeterince vakit var. Open Subtitles نعم سنتناقش بالامر لكن لا يزال هناك متسع من الوقت
    Endişelenme Lisa. Daha çok vakit var. Open Subtitles لا تقلقي ليسا لا يزال هناك متسع من الوقت
    Tezgahın arkasında boş yerimiz var. Open Subtitles وما زال هناك متسع من المجال خلف الطاولة
    Ama bunun bir sonucu olarak anlıyorum ki, yalnızca benim sanatsal eylemlerim için değil, bir çok başka sanatsal uygulama için de yer var. TED ولكن وكنتيجة لذلك الأمر، أجد أنه ليس هناك فقط متسع من أجل ممارستي الفنية، بل إن هناك متسع للكثير من الممارسات الفنية الأخرى.
    Çevrede bol yer var. Open Subtitles هناك متسع فى المكان لنا نحن الأثنين
    Herkese yetecek kadar yer var. Open Subtitles لا زال هناك متسع للتوبة للجميع
    Birtane daha ve ordayız. -Sence birtane daha için yer var mı? Open Subtitles -وهل تعتقد فعلاً أن هناك متسع لهذه الواحدة ؟
    Fargo'nun arabasında bir sürü yer var gibi görünüyor. Open Subtitles رائع، و يبدو أن هناك متسع في السيارة فارجو .
    Pete'in vagonunda çok yer var. Open Subtitles هناك متسع من الفراغ في مقطورة بيّت
    Benim için yer var mı, yoksa sizi arabamla mı takip edeyim? Open Subtitles هل هناك متسع لى, ام أتبعكم ؟
    Uyuyabileceğim bir sürü yer var. Open Subtitles هناك متسع لي لكي أنام هنا
    Daha önce bir arkadaşımı soğukkanlılıkla boğmamıştım; ama hala vakit var. Open Subtitles لم اخنق صديقاً من قبل ولكن هناك متسع من الوقت
    Henüz gelmedi ama daha çok vakit var. Open Subtitles أرجوك تزوجيني. حسنا، لا أثر له حتى الآن، لكن لازال هناك متسع من الوقت،
    Yedek hala vakit var, Hala benimsemesi olsaydı. Open Subtitles لا يزال هناك متسع من الوقت لتجنيب، إذا كنت لا تزال تبني.
    Böcek yaşıyor. Hâlâ vakit var. Open Subtitles يعيش ريبر . لا يزال هناك متسع من الوقت.
    Buradan geri dönüş yok, yani... biliyorum, hayatta beklentin bu değil, ama yine de istersen, bir kişilik daha yerimiz var. Open Subtitles ...لا مجال للتراجع الآن ، لذا أعرف أنك لم تخططي أن تكون حياتك هكذا لكن في حالة كنتي راغبة ، هناك متسع في الغرفة لشخص آخر

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد