Pekala, konuşabileceğimiz bir yer var mı? | Open Subtitles | صحيح، حسناً، هل هنالك مكانٌ يمكننا أن نتحدث فيه؟ |
Kubiak'ın kontrol etmediği tek yer var... vücudu. | Open Subtitles | هنالك مكانٌ واحدٌ فقط لم يقم كوبياك بتفقده جثتها |
Ormanın derinliklerinde, dağların yakınında bir yer var. | Open Subtitles | هنالك مكانٌ عميقٌ في الغابة قربَ الجبال |
Merhaba Carla, benim adım Michael. Konuşabileceğimiz bir yer var mı? | Open Subtitles | (كارلا)، اسمي (مايكل) هل هنالك مكانٌ يمكن لنا التحدث فيه؟ |
- Gittiği bir yer var. | Open Subtitles | هنالك مكانٌ ما تذهب إليه |
Benim evin oralarda bir yer var. | Open Subtitles | هنالك مكانٌ قريبٌ من منزلي |
Thandor diye bir yer var. | Open Subtitles | هنالك مكانٌ يدعى "ثاندور" |