Ve sen burada zamanda oynama yapıyor aynı günü defalarca yaşamamıza sebep oluyorsun. | Open Subtitles | وأنتِ هنا في الخارج تلاعبين بالزمن، مما يجعلنا نكرّر اليوم نفسه مراراً وتكراراً |
- Evet. Sanki burada olan her şey seni öldürebiliyor. | Open Subtitles | أنه مثل كل شيء هنا في الخارج يمكن أن يقتلك |
burada çıldıracağız! Bana söylenen herşeyi temin ettim. | Open Subtitles | ليست هناك اي رفاهية اننا سنتشقق هنا في الخارج |
Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri veya İngiltere dışarıda olacaktır. | TED | ولذا فإن الولايات المتحدة أو المملكة المتحدة ستكون هنا, في الخارج. |
Yeterince iyi kimse dışarıda değil. | Open Subtitles | لا أحد جيد بما فيه الكفاية هنا في الخارج |
orada ufkun sonunda, yıldızlar yok. | Open Subtitles | هنا في الخارج ف محيط المكان لا يوجد نجوم |
orada, taşlaştık, arındık. | Open Subtitles | هنا في الخارج مُخدّرين لدرجة الكمال الروحي |
burada bu zavallı bebek ile ne yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعلين هنا في الخارج مع هذا الطفل المسكين؟ |
Defol git bahçemden. burada mı oldu? | Open Subtitles | ابتعد ايها الوضيع عن ملكيتي هنا في الخارج |
burada bekliyor olacağım... Bir şeye ihtiyacın olursa diye... | Open Subtitles | سأنتظرك هنا في الخارج في حال احتجت الى اي شيء |
Ne arıyorsun burada, Fred? | Open Subtitles | ما الذي تفعله بحق الجحيم هنا في الخارج يا فريد ؟ |
Hayır, sizi burada beklerim... ama oraya yaklaşmam bile söz konusu olamaz. | Open Subtitles | لا، لا، لا سأنتظركم هنا في الخارج لكن من المستحيل أن أقترب من ذلك الشيئ |
Ne işim var lan benim burada? | Open Subtitles | ما الذي أفعله أنا هنا في الخارج بحق الجحيم؟ |
Ben dışarıda başka bir yerdeyim ve sen de benimlesin. | Open Subtitles | انا بمكان ما بعيد عن هنا في الخارج و انت معي |
dışarıda olup beslenmek ister. | Open Subtitles | انه يريده ان يكون هنا في الخارج في العلن حيث يستطيع ان يتغذى و يتكاثر |
Onun içinde dışarıda gömdüğümüzden daha fazla yok. | Open Subtitles | لا يوجد هناك أكثر من الموجوده هنا في الخارج |
Ayrıca, dışarıda çiğ çiğ yiyebileceğim, seni soran sevimli sarışın biri var. | Open Subtitles | أيضاً، هناك شاب وسيم أشقر هنا في الخارج يسأل عنك الذي أنا على وشك أكله حياً. |
Her neyse, dışarıda oturmak iyi geldi. | Open Subtitles | على أيّ حال، إنّهُ لشعورٌ جيد جلوسي هنا في الخارج. |
İnanamıyorum, onlar orada porno çekerken bizim burada soğuktan kıçımız donuyor. | Open Subtitles | لا أصدق أنهم بالداخل يصورون الإباحية ونحن هنا في الخارج عاجزون عن فعل شيء |
orada tek başına ne yapıyordu acaba? | Open Subtitles | ماذا يفعل هنا في الخارج لوحده ؟ |
- Lastik zinciriniz yok muydu? - orada donacaksınız. | Open Subtitles | لم يكن لدي سلاسل علي الاطارات - سوف تتجمدون هنا في الخارج يا رجال - |