Evlilik onun hobisi tıpkı briç oynamak ve köpek beslemek gibi. | Open Subtitles | الزواج هوايتها تماماً مثل الجسر أو بقة الكلب |
Takip etmek tek hobisi değil belli ki. Bahçe grubunun da üyesiymiş. - Bu da N.P.P olayını açıklıyor. | Open Subtitles | جليًّا أن الترصّد ليس هوايتها الوحيدة، إنّها عضوة في مجموعة بستنة أيضًا. |
Bu onun hobisi. Hep bir şekilde kocasını öldürür. | Open Subtitles | إنها هوايتها , تقتل زوجها قبل كل شئ |
Hayal kırıklığına uğrayabilir; ama onun iyiliği için dürüst olmalıyım. | Open Subtitles | قد تشعر بالاحباط من رأيي لكني يجب أن أكون صريحا فيما يخص هوايتها |
Hayal kırıklığına uğrayabilir... ama onun iyiliği için dürüst olmalıyım. | Open Subtitles | لكني يجب أن أكون صريحا فيما يخص هوايتها |
"Karımın sofraya yemek koymak için yaptığı şeye 'onun küçük hobisi' diyorum." | Open Subtitles | rlm; أطلق على توفير زوجتي للطعام rlm;"هوايتها الصغيرة"! |
Bir bakalım. hobisi, bilgisayar. | Open Subtitles | دعنا نرى هوايتها الحاسوب |
Bayan Gaskell'ın hobisi. | Open Subtitles | (إنه لسيدة (جاسكل إنها هوايتها |