O Hobart piçi bunu dükkânın altındaki bir deliğe saklamış. | Open Subtitles | عرفت أن العجوز الوغد هوبارت خبأه فى فتحة تحت المتجر |
Bunlar Tazmanya kaplanları. Sonuncusu Hobart Hayvanat Bahçesi'nde öldü. | TED | هذه هي نمور تسمانيا. مات آخر واحد معروف في حديقة حيوانات هوبارت. |
Bunlar, Hobart ile yürüyen çalışmalarımızı engellemeyecek. | Open Subtitles | انها لن تتدخل في العمل الذي نقوم به مع هوبارت. |
Payne Whitney'de onunla ve... - Alan Hobart ile çalışıyormuşsun. - Evet. | Open Subtitles | هو يقول أنك تعمل معه بعض الأعمال ومع ألان هوبارت في شركة باين و يتني. |
Jim Hobart gibiler surekli is konusur cunku söyleyecek baska bir seyleri yoktur. | Open Subtitles | اناس مثل جيم هوبارت لا يتحدثون الا عن الاعمال لأنهم ليس لديهم أمور أخرى للتحدث عنها |
Jim Hobart gibi adamlara karsi zirh olsun diye dusunmustuk. | Open Subtitles | كان مصمم خصيصاً كـ الدرع يحمي أمثالك من رجال مثل جيم هوبارت |
Hobart halkı telaşlandırmak istemedi. | Open Subtitles | هوبارت قال بأنّه لم يرد لإثارة الجالية. |
Adı Rebecca Hobart, St. Ambrose'ya transferi için gerekli şeyleri hemen halledeceğim. | Open Subtitles | اسمها " ريبيكا هوبارت" وسأقوم بترتيب نقلها إلى المستشفى الذي أتت منه في الحال .. |
McCann-Erickson'dan Jim Hobart'i bagla. | Open Subtitles | جيم هوبارت , شركة ماكان إيركسون |
Eğer kırılırsa, Hobart'a kadar sörf yaparak gideriz. | Open Subtitles | حسنا , اذا انكسر , يمكننا ان نتزلج الى هوبارت . |
Teyzem Hobart adında tuhaf bir adamı tanıyor mu gerçekten? | Open Subtitles | هل العمّة (بي) تعرف حقاً شخص غريب الأطوار يدعى (هوبارت)؟ |
Sanırım Hobart, annenin kokteylini kaldırabileceğinden fazla tatmış. | Open Subtitles | أعتقد " هوبارت " تلقى عينةَ من عقاب والدك وأبعد من حجمه |
Tamam, Tanrım, bugün Hobart'ların geleceğini unutmuşum. | Open Subtitles | حسنا. يا الهي نسيت انه يوم آل هوبارت |
Bu Hobart Moss. Gönüllü korucu. Meydana gelebilecek olağanüstü durumlarda onu da yanına alabilirsin. | Open Subtitles | هذا "هوبارت ماس" حارس متطوِّع الادارة أرسلته ليساعد بعد رحيل "إدجار"َ |
Ben Hobart Moss, gönüllü korucu bayan. | Open Subtitles | أنا "هوبارت ماس" الحارس المتطوع يا سيدتى.. |
Hobart Showalter'la tanıştığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد أنك قابلت من قبل "هوبارت شووالتر" |
Hobart da tıbbi amaçlı plastik talebinde artış olduğundan bahsediyordu. | Open Subtitles | الآن ، "هوبارت" يقول أنه يرى ازدياد في الطلب على المطاط في الميدان الطبي |
Hobart'la buluşma ayarlayız ve sonra onu yakalarız. | Open Subtitles | . ثم نحدد اللقاء مع "هوبارت" وثم نقبض عليه |
Sahte özgeçmişin Hobart'ın ilgisini çekmeli. | Open Subtitles | . "خلفيتك الملفقة يجب أن تحظي باهتمام "هوبارت |
Sen de duydun Hobart. O ekiplerin yarısı zaten tehdit. | Open Subtitles | الآن ، لقد سمعت " هوبارت " ، نصف هذه الطواقم خطيرة |