Aynı zamanda Dr Langham Albay O'Neill'ın suçsuzluğunu kanıtlayabilecek tek kişi. | Open Subtitles | الدكتور لانغهام كذلك هو الوحيد الذي يمكنه التأكيد ببرائة الكولونيل أونيل |
Açıklayabilecek tek kişi Lucas ve o da burada değil. | Open Subtitles | حسناً ، "لوكاس" هو الوحيد الذي يمكنه أن يخبرنا وهو ليس هنا |
Hepsini birbirine doğru çevirecektir. Şu anda Molly'e yardımı dokunacak tek kişi Ethan. | Open Subtitles | إيثان" هو الوحيد الذي" يمكنه أن يساعد الأن |
Seni dizayn eden Forbes'di, bu yüzden sana yardım etme ihtimali olan tek kişi o. | Open Subtitles | لأن (فوربس) من قام بتصميمك ،،، لذلك هو الوحيد الذي يمكنه المساعدة |
Dinle, onu geri getirebilecek tek kişi Jacob, dün gece hayatımı kurtardı. | Open Subtitles | (سـارة)، أيـن هـي؟ أسمعيني، (جايكوب) هو الوحيد الذي يمكنه إعادتها لقد أنـقـذ حياتي الليـلة الماضيـة |
Hicks bunun nasıl yapılacağını bize söyleyebilecek tek kişi. | Open Subtitles | و(هيكس) هو الوحيد الذي يمكنه أن يخبرنا عن مكان حدوث ذلك. |
Grant, böyle bir kamyonet alabilecek tek kişi. | Open Subtitles | (جرانت), هو الوحيد الذي يمكنه تقديم شاحنة مثل هذه |
Bizi Pope'tan koruyabilecek tek kişi Romeo. | Open Subtitles | روميو) هو الوحيد الذي) (يمكنه حمايتنا من (بوب |
- Al Moosari beni Fatah'a götürebilecek tek kişi. | Open Subtitles | ال(موصاري) هو الوحيد الذي يمكنه أن يدلني على (فتاح) |
Onları durdurabilecek tek kişi de Logan. | Open Subtitles | و(لوجان) هو الوحيد الذي يمكنه منع هذا |
Bu işi "halledecek" tek kişi, Doktor Kiefer. | Open Subtitles | الطبيب (كيفر) هو الوحيد... الذي يمكنه الاهتمام بهذا |
Bu cezayı kaldırabiecek tek kişi Sam. | Open Subtitles | (سام) هو الوحيد الذي يمكنه إلغاء هذا |