ısde bu kadar harıka hazıne avcısı o cok buyuktu fantastık | Open Subtitles | هذا هو تلك هي الذروة الكبيرى للباحثين عن الكنوز الرائعة؟ عظيم |
İşin zor kısmı o sinyallerin, istediğimiz değişimlerin aşırı belirsiz olması. bu yüzden, onları videolarda her zaman olan gürültüden ayırırken çok dikkatli olmamız gerekiyor. | TED | الجزء المحير هو تلك الإشارات هذه التغييرات، التي نحن نتابعها، خفية للغاية، لذلك علينا التروي عندما نريد تفريقهم من الضوضاء التي تحدث في مقاطع الفيديو. |
Kazananlar, aslında tüketiciniz hakkında size çok şey öğreten, eğer bunu biliyorsanız neye ihtiyaç duyduklarını bildiğiniz o değişkenler, o boyutlar. | TED | الرابح هو تلك المتغيرات والمجالات التي تعرّفك تماماً على المستهلك، إن عرفتها ستعرف احتياجاته. |
şu anda dünyanın bu yeni aşılara ihtiyacı var ve bizler bunu başarabiliriz. | TED | ما العالم في حاجة إليه الآن هو تلك اللقاحات الجديدة, و نحن نستطيع تحقيق ذلك. |
Elinde olan tek şey bu makineler ve boş umutlar. | Open Subtitles | كل ما تبقى لك هو تلك الأجهزة و الأمل الزائف |
Hani o Amerikalı kız var ya bu gece buralarda mı? | Open Subtitles | أين هو تلك الفتاة الأمريكية؟ انتم تعرفون ، تلك الفتاة الأمريكية التي كانت هنا، اتعرف، تلك التي كانت هنا. |
Hatırladığım en son şey... o kadın, tepemde duruyordu... benim kendi kanım kılıcını kaplamıştı. | Open Subtitles | آخر شيء أتذكره هو.. تلك المرأة تقف فوقي.. ودمائي تغطي سيفها.. |
Radyoda o şarkı çalıyordu. | Open Subtitles | ما أقصده , هو تلك الأغنية التي كانت موجودة في الراديو |
Hedef, o gördüğün büyük kaya parçası. | Open Subtitles | المقصد هو تلك القطعة الكبيرة من الصخرةالتى تراها هناك .. |
Atamadığım tek şey o plaj topuydu. | Open Subtitles | الأمر الذي لم أستطع التخلص منه هو تلك الكرة |
Merdivenlerin güvenliğini sağlayın. Buraya girip çıkan tek şey, o helikopter olsun. | Open Subtitles | أمنوا الدرج، الشيء الوحيد الذي سيدخل أو يخرج من هنا هو تلك المروحية |
Çünkü Koç'un ölümüne o fotoğraflar sebep oldu. -Perşembe akşamı neredeydin? | Open Subtitles | لأننا التفكير هو تلك الصور التي حصلت مدربك قتل. |
o değişimin ben olduğuma ve o başlangıcın da ben olduğuma inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد بأنني هو ذاك التغيير أعتقد بأنني هو تلك البداية الجديدة |
Bundan sonraki dokuz saat boyunca olmak istediğin son yer, o uçak olacaktır. | Open Subtitles | اخر مكان تودين التواجد به هو تلك الطائرة للتسع ساعات التالية |
Ondan bana kalan tek şey o şarkı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي احتفظت به منها.. هو تلك الأغنية. |
Söylemediği tek kısım eğer beraber olursak bana kötü bir şey olacağını düşündüğün o çılgın fikir. | Open Subtitles | الجزء الوحيد الذي لم تنشره هو تلك الفكرة المجنونة بأننا لو عدنا سويًّا سيحدث لي مكروه |
Bana bakıyorlar ve tek gördükleri şey TV'deki o kaçık kadın ya da oğulları ve kocalarını rehin tutan adamın karısı oluyor. | Open Subtitles | إنهم ينظرون الي وكل ما يرونه هو تلك المرأه المجنونه التي ظهرت على التلفاز أو زوجة الرجل الذي يحتجز ابنائهم |
Tek çıkış şu kapak, ve onu çiviyle kapatabiliriz. | Open Subtitles | المدخل الوحيد هو تلك الفتحة ويمكننا إغلاقها |
Büyük olay. şu anda ölmekten daha beter durumda. Tam bir bok parçası! | Open Subtitles | الشيء الأهم و الأسوأ من أنه مات الآن هو تلك المسرحية اللعينة |