Yani, insanları cinayete kışkırtmak iyi işin bir parçası, öyle mi? | Open Subtitles | إذاً تحريض الناس على القتل هو جزء من ذلك العمل المربح؟ |
Bak, iyi veya kötü, o bu ailenin bir parçası. | Open Subtitles | للأفضل أو الأسوأ من ذلك هو جزء من هذه العائلة |
...bu, Afrika'nın doğal politik mirasının bir parçası. | TED | هو جزء من التراث السياسي لسكان إفريقيا الأصليين. |
Belki de bir şeyi kendin öğrenmek aydınlanma yolculuğunun bir parçasıdır. | Open Subtitles | قد يكون تعلم المرء بنفسه.. هو جزء من الرحلة إلى التنوير |
Üzüntü yaşam deneyiminin bir parçasıdır, fakat asırlardır tam olarak ne olduğu ve de eğer bu konuda yapılacak bir şey varsa bunun ne olduğu konusunda anlaşmazlıklar olmuştur. | TED | الحزن هو جزء من التجربة البشرية لكن كان هناك خلاف كبير طيلة قرون من الزمن حول ماهية الحزن بالضبط، وكيفية التعامل معه. |
Ama hükümdarı efsaneden ayırmak tarihi mahkemeye çıkarmanın bir parçasıdır. | TED | لكن فصل الحاكم عن الأسطورة هو جزء من وضع التاريخ في المحاكمة. |
Bu yüzden notlarımın olması, düşünme sürecimin bir parçası ve yazdıkça ne gördüğümü keşfediyorum. | TED | أن يكون لدي ملاحظاتي هو جزء من عمليتي الفكرية، كما أني أكتشف ما أشاهده خلال كتابتي. |
Bu güzel bina Japonya, Osaka'daki Shitennoji Tapınak Kompleksi'nin bir parçası. | TED | هذا المبنى الجميل هو جزء من مجمع معبد شيتينوجي في أوساكا، اليابان. |
Olasılık modellerinin olması ve bu dünyada sevginin, mirasımızın bir parçası olduğuna dair umut beslemekle ilgili. | TED | الأمر يتعلق بوجود نماذج الإمكانية، ووجود الأمل أن الحب هو جزء من إرثنا في هذا العالم أيضاً. |
Bir çok erkeğin cinsiyet hakkında aktif olarak düşünmemesi cinsiyet probleminin bir parçası. | TED | لأن العديد من الرجال لا يفكرون بجدية في نوع الجنس أو يلاحظونه هو جزء من مشكل نوع الجنس |
Hissiyatları hissetmek insan olmanın bir parçası. | TED | فالشعور بالمشاعر هو جزء من كونك إنسانًا. |
Taşın, onun kaderinin bir parçası olduğunu anlatıyor. | TED | لهذا فهو يقول لكم، ولي، أن الحجر هو جزء من قدرها. |
Cezanın düzenin bir parçası olduğunu her zaman unutuyorsun. | Open Subtitles | دائما ما تنسين ان العقاب هو جزء من المنظومة المخططة |
O dönüşüm Hindistan'ın bügün nereye doğru gitiğinin bir parçasıdır. | TED | وهذا التحول هو جزء من التطور الذي الهند متجهة له حاليا. |
Akıl karmaşası hayatın bir parçasıdır, intikam, korku ve aşk gibi. | Open Subtitles | الارتباك هو جزء من الحياة، كما هي الانتقام والخوف والحب. |
- Ne? Gey olmak, doğanın bir parçasıdır ve güzeldir. | Open Subtitles | أن يكون الشخص شاذاً هو جزء من الطبيعة وهو شيء جميل |
Bu yüzden suçlanmayı kabul etmiyorum. Merak insan doğasının bir parçasıdır. | Open Subtitles | أرفض تحمّل هذا اللوم الفضول هو جزء من طبيعة البشر |
Herkesin göremediğini görme, gördüğünüz ışık bunların hepsi doğaüstü beyaz seslerin bir parçasıdır. | Open Subtitles | الضوء الذي تراه , هو جزء من الضجيج الابيض الخارق للطبيعة |
Bu kayıtların korunması bir kurmay subay olarak benim görevimin bir parçasıdır. | Open Subtitles | الحفاظ على السجلات هو جزء من عملي كضابط أركان |
- Bazı kültürlerde ellerin ve ayakların bir araya getirilmesi cenaze töreninin bir parçasıdır. | Open Subtitles | هناك ثقافات حيث الربط من اليدين والقدمين هو جزء من طقوس الدفن |