yavru hücrelere çekmek için gerekli olan mitotik iğnecikleri, zincirleri oluşturmasını engeller. Birkaç saat boyunca | TED | وتمنعهم من تكوين تلك السلاسل. وهذا الانقسام الفتيلي الذي هو ضروري لسحب المادة الوراثية في الخلايا الوليدة. |
Biz, gerekli olan şeyi yaptık, köylüler de bunu anlayacaklar. | Open Subtitles | فعلنا ما هو ضروري والفلاحين يفهمون الضرورة. |
Küçük ayarlamamızın avantajını kullandığım için kusura bakma ama ben gerekli olan şeyi yaptım. | Open Subtitles | آسف لإستغلال إتفاقنا الصغير لكني قمت بما هو ضروري |
Ama sen ve benim gibileri, gerekeni biliyor. | Open Subtitles | , لكن الرجال مثلي و مثلك نعرف ما هو ضروري |
Bu uyumun iletişim için önemli olduğunu düşünmekteyiz. | TED | ونحن نعتقد ايضاً أن هذا التوافق هو ضروري لعملية التواصل. |
Aiber konuşacağı kişiye ulaşmak için gereken her türlü bilgiyi bulur, öğrenir ve bu vesileyle her zaman hedefi olan kişiyle konuşur. Onu ajanımız olarak kullanacağız. | Open Subtitles | يكتسب آيبر ويتعلم كل ما هو ضروري من المحادثات الاجتماعية، ويمكن ضمان قدرته على التواصل مع أهدافه والتقرب منهم |
Neden bu kadar gerekli olduğunu sorsam çok mu itaatsizlik olur? | Open Subtitles | أيعدّ تمرداً إن سألت ما هو ضروري للغاية؟ |
Sende gerekli olan güç ve vahşilik yok. | Open Subtitles | أنت تفتقد للقوة والقسوة لفعل ما هو ضروري |
Başta pek itaatkar olmayacaklarından korkuyorum fakat gönüllüleri bize bağlamak için gerekli olan her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | أخشى أنهم أقل انصياعاً الآن ولكننا سنفعل ما هو ضروري لتطويعهم |
gerekli olan neyse onu yaparım ve duyguların işe karışmasına izin vermem. | Open Subtitles | أقوم بما هو ضروري ولا أدع العاطفة تعترض الطريق |
gerekli olan ne ise kullanman için izin var. | Open Subtitles | لديك الضوء الأخضر لإستخدام ما هو ضروري معها |
"Küçük Prens"te sevdiğim bir alıntı var: "gerekli olan göze görünmezdir." | TED | أحب كثيراً مقولة في رواية "الأمير الصغير" تشرح هذا الأمر، "العين تغفل ما هو ضروري." |
Herneyse ama bunların çoğunun büyüyebilmek için sermayeye ihtiyaçları var, çünkü bizim ülkelerimiz dışında hiç kimse gerekli olan şeyleri yapabileceğimize inanmıyor. Hiç kimse piyasa açısından düşünmüyor. | TED | ومع ذلك ، الكثير من هذه النماذج جائعة لتوسيع رأس المال، لأن لا أحد يؤمن بخارج بلداننا يمكننا أن نفعل ما هو ضروري. لا أحد يفكر من ناحية السوق. |
Ben türümüzü korumak için gerekli olan şeyi yaptım. | Open Subtitles | لقد فعلت ما هو ضروري لحماية الأنواع |
gerekli olan şeyleri yaparım. | Open Subtitles | أقوم بما أظنّ ما هو ضروري للنجاة |
Çizgiyi aşarsa, gerekeni ben yapacağım. | Open Subtitles | إذا خرج عن المتفق عليه سأفعل ما هو ضروري |
Vatanımızı geri kazanmak için gerekeni yapıyoruz. | Open Subtitles | إننا نفعل ما هو ضروري لنستعيد وطننا من جديد |
Bunu yapacak güçte değildi ama birilerinin, gerekeni yapacak cesareti olmak zorunda. | Open Subtitles | لم تكن قادرة على المواصلة. لكن لا بد أن يتحلى أحد بالشجاعة للقيام بما هو ضروري. |
Karbondioksitin Dünya için ne kadar önemli olduğunu anlamak için yakın komşularımıza bir bakalım. | Open Subtitles | لتعرفوا كم هو ضروري ثاني أكسيد الكربون للأرض، ألقوا نظرة لجيراننا المجاورين. |
Dünya'daki yaşam için ne kadar önemli olduğunu fark edince insan Ay'a bambaşka bir gözle bakıyor. | Open Subtitles | أتعرف، سترى القمر على وجه مختلف عندما تدرك كم هو ضروري للحياة على الأرض. |
Neyin önemli olduğunu yeterince bilen bir adam. | Open Subtitles | رجل بما يكفي لأعلم بما هو ضروري |
"Kötülüğün kazanması için gereken tek şey iyi adamların bir şey yapmamasıdır." | Open Subtitles | "كلّ ما هو ضروري لإنتصار الشر هو ألاّ يفعل الرجال شيئاً جيداً." |
First Lady konumuna saygı duymakla beraber işlerin yürümesi için gereken her şeyi de yaparım. | Open Subtitles | وبينما أحترم موقعك كسيدة أولى، إلا أنني سأقوم بكل ما هو ضروري لحماية الرئاسة. |
Ben bunu 30 yıldır yapıyorum genç bayan, ...ve neyin gerekli olduğunu da biliyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل ذلك منذ 30 عاما يا سيدتى و أنا أفهم ما هو ضروري |