Ama benim için en yıkıcı şey annemin cenaze törenine katılamamamdı. | TED | أكثر ما يؤلمني هو عدم تمكني من حضور مراسم دفن أمي. |
Şu an elimden gelen tek şey, daha fazla hata yapmamak. | Open Subtitles | كل ما يمكنني فعله الآن هو عدم ارتكاب أية أخطاء أخرى |
En kötü tarafı, ona yardımcı olacak bir şey yapamamak. | Open Subtitles | أسوأ جزء هو عدم التمكن من فعل أى شئ لمساعدتها |
birincisi insanın istediğini alamamasıdır, diğeri ise alması. | Open Subtitles | ,واجدة هو عدم تحقق ما تريده و الثانية هو تحقق ذلك الذى تريده و اخر حالة هى الأسوء |
Benim en büyük pişmanlığım ise, torunumun büyüyüşünü izleyememek... ve ailemi kaybetmek. | Open Subtitles | ندمي الاكبر هو عدم تمكني من مشاهدة حفيدي وهو يكبر خسارة عائلتي .. |
İstihbarat için çalıştığınızda, ...Dünyadaki en kötü duygu hiçbir şey bilmemektir. | Open Subtitles | عندما تعمل للإستخبارات فأسوأ شعور بالعالم هو عدم المعرفة |
Rahatlatıcı müzik eşliğinde hiçbir şey yapmamaktan daha iyi bir şey varsa, o da 160 derecelik saunada rahatlatıcı müzik eşliğinde hiçbir şey yapmamaktır. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الأفضل من عدم فعل شيئ لموسيقا العصر الجديد هو عدم فعل شيئ لموسيقا العصر الجديد في درجة حرارة 160 |
Ve itiraf ettiğim tek şey de izinsiz kanıt almaktı. | Open Subtitles | والأمر الوحيد الذي اعترفت به هو عدم الفحص المُلائم للأدلة |
Bu şey gerçek bir laboratuvara erişim imkânına sahip olmamasıydı, çünkü giriş izni için daha çok deneyimsizdi. | TED | و هو عدم قدرته للوصول للمختبرات الحقيقية، لأنه لا يتمتع بالخبرة الكافية ليتم السماح له بذلك. |
Mafsal iltihabı olduğunu, ...ve iyileşinceye kadar denemeye ve çalışmaya kalkışmamamın benim için yapılacak tek şey olduğunu. | Open Subtitles | يقول إنه التهاب المفاصل. وقال إن الشيء الوحيد الذي يمكنني فعله هو عدم العودة للعمل حتى يزول المرض. |
Onun acısını hafifletmekten başka bir şey yapamam sen de onun bokunun içinde ölmesine engel olabilirsin. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أفعل شيئاً سوىالتخفيفمن آلامه.. وأقلّ ما يمكنك فعله هو عدم السماح له بالموت غارقاً في برازه |
Pişman olduğum tek şey, o küçük salağın midesini deşip iç organlarıyla oynamamak canım. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذى نادمة من اجله هو عدم قطع فم هذا الداعر الصغير مثل السمكة وعمل خليط باعضائه |
Bazen en zor şey, bir şey yapmamaktır. | Open Subtitles | أحياناً أصعب شيء لتفعله هو عدم فعل أي شيء |
Ama... yapabileceğimiz en iyi şey, bırakmamak. | Open Subtitles | لكن ربما أفضل ما يقوم به أي منا هو عدم الانسحاب |
İkinci hatan ise kimin önünde diz çökmen gerektiğini bilmemendi. | Open Subtitles | الخطأ الثاني هو عدم معرفتك لمن كانَ عليكَ ان تركع قبلَ |
Asla anlamadığım ise neden insanlardan özür dilemek zorunda kalmayacak şekilde davranmıyorsun. | Open Subtitles | ما لم استطع فهمه هو عدم قدرتك على وضع نفسك في مكان حتى تستطيع التوقف عن الاعتذار للناس |
Zor kısmı ise konuşacak kimsenizin olmamasıdır. | Open Subtitles | أصعب شيء هو عدم وجود شخص ما للتحدث إليه. |
Sağlıklı bir ilişki kurmanın sırrı, hiçbir şey istememektir. | Open Subtitles | السر لعلاقة صحية هو عدم الرغبة في أي شيء |
Ölürken öğrenilen tek şey hiçbir şeyi içinde tutmamak. | Open Subtitles | شيء واحد كنت تعلم عند الموت هو عدم عقد أي شيء مرة أخرى. |
Ya kendini kötü hissetmemenin tek yolu sonsuza dek hiçbir şey hissetmemekse? | Open Subtitles | ماذا إن كانت الطريقة الوحيدة لتجنب الشعور بالألم هو عدم الشعور بشيء على الإ'طلاق ، إلى الأبد ؟ |