Ben buradayım, o Orada ve dürüst olmak gerekirse, birazcık çıldırmış durumdayım. | Open Subtitles | و الآن أنا هنا, و هو هناك, و من الواضح أني مصدومة |
Sizinle Orada buluşacak olan Naboo temsilcisinden daha deneyimli bir diplomatsınız. | Open Subtitles | انت دبلوماسي اكثر خبرة من المقدم من نابو الذي هو هناك |
Sizinle Orada buluşacak olan Naboo temsilcisinden daha deneyimli bir diplomatsınız. | Open Subtitles | انت دبلوماسي اكثر خبرة من المقدم من نابو الذي هو هناك |
Suyun altında görecek ne var ki? | Open Subtitles | ما هو هناك لنرى تحت الماء؟ |
Evet, buralarda her şey değişiyor, ...ama Orada değişen bir şey yok. | Open Subtitles | نعم، كل شيء يتغير هنا، لكن كل شيء يبقى كما هو هناك. |
yani beni bir kaç dakika daha dinlemenizi istiyorum işte o zaman onun neden Orada benimse burada olduğumu anlayacaksınız. | TED | لذا فقط اود منكم ان تنصتو لدقائق معدودة و ستفهمون لم هو هناك و انا هنا. |
Ona benim öğretmeye çalıştığım ve Orada öğrendikleri iki çok farklı şey. | Open Subtitles | ما احاول تعليمه وما يتعلمه هو هناك شيئان مختلفان للغاية |
Uykumda hep Orada, fısıldıyor, gülüyor bana onun kadar kötü olduğunu söylüyor, her ikimizin de aynı olduğunu. | Open Subtitles | هو هناك عندما انام يهمس يضحك يخبرنى اننى سئ مثله اننا نفس الشخص |
Onun Orada kalmasının nasıl bir şey olduğunu biliyorum. O karanlığı, o kargaşayı. | Open Subtitles | أعرف أن هذا مثلما هو هناك الظلام والتشويش |
Orada gerçek kabul edilenler çizilmiş. | Open Subtitles | الذهاب إلى الفاتيكان ورؤية بعض من الفن هو هناك. ما هو حقيقي، هو حقيقي، يمكن أن يحدث. |
Üniversitede okuyan oğlumuz çoğu hafta sonu Orada kalır. | Open Subtitles | ابننا في الجامعة هو هناك معظم عطل نهاية الاسبوع |
İşte Orada. İşte tam Orada. Şu adamın sağında! | Open Subtitles | ها هو هناك.انه هناك تماما انه هناك مع هذا الرجل |
Orada. ªu igrenç, yar_BAR_m ak_BAR_ II_BAR_ çocuk! | Open Subtitles | ها هو هناك , هذا الشخص الكريه المقزز , هذا الغبي صاحب النصف عقل |
Orada olmayabileceği aklına geldi mi? | Open Subtitles | هل وضعت في اعتبارك امكانية انه ليس هناك ؟ هو هناك |
Adam Orada duruyordu ve bu eleman özellikle evsizdi. | Open Subtitles | ولكن كان هو هناك ، وكان هذا الشخص متشرد بالفعل |
Burada çalacak ne var ki? | Open Subtitles | ما هو هناك لسرقة؟ |
Bu umudu kaybetmeyelim, çünkü dışarıda olup biteni araştırmak, içeride ne olduğunu anlamamızı sağlar. | TED | دعونا جميعاً ألا نفقد ذلك الأمل أبداً لأن البحث عن ما هو هناك بالخارج يساعدنا على أن نفهم ما يوجد هنا بالداخل. |
- Ona bu şansı vereceğimizi sanmıyorum. - İşte, Oradaki adam. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد بأننا يجب أن نعطيه الفرصة هو هناك يا رجال |
Tam vazgeçtiği sırada ben erkek arkadaşımdan ayrıldım ve o oradaydı. | Open Subtitles | وأنا كنت دائماً مشغولة وبعد ذلك عندما إستسلم، إنفصلت عن صديقي وكان هو هناك |
Anlamıyorum! oradayken, her şey tamam. | Open Subtitles | لم افهم ذلك.عندما كان هناك , هو هناك حقاً |
İşte geliyor, toparlanmış ve yolculuğa hazır. | Open Subtitles | هو هناك , حزم امتعته وجاهز للقيام بالرحله |