Belki o çılgın konuşman üzerinde etki yaratmıştır ama buraya kendi kendine geldi. | Open Subtitles | ربما كلماتك الغبية وصلت لها ولكنها هي اتت الى هنا معتمدة على نفسها |
Buraya geldi ve eteğinin altına kuş koymamı istedi. "Bu ne ya" falan oldum. | Open Subtitles | هي اتت الى هنا وطلبت مني وضع طير تحت ثوبها فقلت في نفسي ماذا يحدث؟ |
Tahminimce, o buraya yeni soyadına çıkmış pasaportla geldi. | Open Subtitles | هي اتت ألى هنا بجواز يحمل اسم عائلة زوجها |
Bak, rahatla, bana geldi ben de yardım ettim. | Open Subtitles | انظري , اهدأي , هي اتت لي , وانا ساعدتها |
Çok makul teklifle geldi. | Open Subtitles | هي اتت مع محاولة تنافسية كبيرة |
Herneyse, buraya geldi, 1967, o hamileydi ve Etiyopya'dan gelmişti, o zamanlar oranın kutlamalar vardı, İmparator Haile Selassie dönemiydi ve Enoch Powell konuşmasından aylar önce ulaşmıştı, "The Rivers of Blood" (Kan Nehirleri) konuşması. | TED | على كل حال، هي اتت الى هنا عام 1967 وهي حامل، وقد أتت من أثيوبيا والتي كانت تحتفل باليوبيل الخاص بها وقتها تحت الامبراطور هيلا سيلاسي، أتت قبل أشهر من خطاب اينوك باويل خطاب "أنهار الدماء" |
Evet, başka bir çocukla geldi. | Open Subtitles | نعم ، هي اتت مع شخص اخر |
Amerikalının yanına geldi. | Open Subtitles | هي اتت كي ترى الامريكي |
Kahve için buraya geldi. | Open Subtitles | هي اتت للسفاره بسبب القهوة |
Bayan Evans'a iyi davran. Senin için çok uzaklardan geldi. | Open Subtitles | كن لطيفا مع السيدة (ايفانز) هي اتت من مكان بعيد لمقابلتك |
Beni görmeye geldi. | Open Subtitles | هي اتت لرؤيتي. |
Senden sonra peşimden geldi. | Open Subtitles | هي اتت بعدك |