Lezbiyenlerin gücü ve ayakkabıları Wall Street borsacıları ve sigaraları gibidir. | Open Subtitles | مثليات الطاقة وأحذيتهم هي مثل السماسرة في وول ستريت والسيجار بهم. |
Bu şu yüzdendir ki kurumlar kocaman bir okyanus gibidir ve siyaset onun 20 cmlik en üst yüzeyi gibidir. | TED | هذا لأن الحكومة هي مثل محيط كبير والسياسة هي طبقة الست إنشات فوقها. |
Ya da aynı fikirden yola çıkarak CNC makinesini düşündüğümüzde, bu da kontrplakları kesebilen daha büyük bir yazıcı gibidir. | TED | أو نفس الفكرة هنا، والتي هي لآلة التصنيع بالكمبيوتر، والتي هي مثل طابعة كبيرة يمكن أن تقص صفائح من الخشب الرقائقي. |
sanki bütün o düşünceler gelmeye devam ediyor. | Open Subtitles | هي مثل كلّ هذه الأفكار فقط إستمرّت بالمجيء. |
Bu sanki "Evet" için bir kere, "Hayır" için iki kere gibi bir şey mi? | Open Subtitles | هل هي مثل, واحد تعني نعم , واثنان تعني لا |
kamp kurmak gibi bir şey. | TED | إذاً هي مثل خيمة المركز الرئيسي لتسلق قمة إيفيرست |
'Ben bir antrenorum' gibi bir şey bu, ve sen de en büyük yönlendirilebilir bir güçsün. | Open Subtitles | هي مثل أنا الحافلة، وأنت أفضل ترسل القوّة أبدا. |
Ama bunlar kulüp gibiler. Araçları, alanı, tecrüblerini paylaşıyorlar. | TED | وهذه العوالم هي مثل الاندية يتشارك فيها الاعضاء بالادوات .. بالافكار .. بالمساحات وبالخبرات حول ما يمكن صنعه |
Şiirin öğeleri, bir insanı diğerlerinden ayıran özellikleri, kişiliği gibidir. | TED | التفاصيل في القصائد هي مثل الخصوصيات، والشخصيات، التي تميز الناس عن بعضهم البعض. |
İlişkiler köpekbalığı gibidir sürekli ilerlemek zorundadır, yoksa ölür. | Open Subtitles | العلاقة كما أعتقد هي مثل القرش عليها أن تتحرك باستمرار إلى الأمام وإلا فستموت |
Ona hayır diyemezsin, likrayla kaplanmış spor salonu ikramı gibidir... | Open Subtitles | أنت لا تستطيع قول لا إليها. هي مثل غطاء، متعة الجمنازيوم. |
Kaplan şeritleri parmak izi gibidir bütün kaplanlarda bu izler benzersizdir. | Open Subtitles | خطوط النمر هي مثل بصمات الأصابع، و لا نمرين لها نفس نمط من المشارب. |
Cennetin Krallığı saklı bir hazine gibidir bir adam onu bulduğunda, bunu saklar. | Open Subtitles | مملكة الجنة هي مثل كنز مخبأ بحديقة إن وجده الإنسان يختبئ |
Yerfıstığı gibidir ama içinde kaju fıstığı var. | Open Subtitles | هي مثل الزبدة مخلوطة بالفستقِ، لكن باللوزِ. |
Bakın, bu taşlar bir sınır gibi sanki antik bir uyarı gibi. | Open Subtitles | أنظر, هذه الأحجار هي مثل الحواجز مثل علامة تحذير قديمة أو شيء كهذا. |
sanki kolluklar doğru karar verebilmemizi engellediler. | Open Subtitles | - هي مثل عصاباتِ الذراع تُؤثّرُ -على قدرتِنا للقيَاْم باختيارات عقلانيةِ. |
Dolunay olduğunda, sanki olaylar 10 katına çıkıyor. | Open Subtitles | عندما القمر كامل، هي مثل أوقات عشر. |
Ama kimseye söyleme, çünkü bu deney gibi bir şey, bu yüzden... | Open Subtitles | لكن لا يُخبرُ أي واحد، لأن هي مثل تجربةِ، لذا... |
- Karısı gibi bir şey, değil mi? | Open Subtitles | هي مثل الزوجة ،صح؟ نعم. |
Fakat bu uygulamalar sadece tüketiciler olmadığımızın, devlet kurumlarının vergi ödeyip ve hizmet alan tüketicileri olmadığımızın dijital hatırlatıcıları gibiler. | TED | لكن هذه التطبيقات هي مثل منبهات رقمية أننا لسنا فقط مستهلكين، ولسنا فقط مستهلكين للحكومة، ندفع ضرائبنا ونستفيد من الخدمات. |
Sebep ise -- bu nanomateryaller iki uçlu kılıç gibiler. | TED | والسبب هو، أن تلك المواد متناهية الصغر هي مثل السلاح ذو الحدّين. |