Çünkü senin bu şarkının kendisi de, eski bir country parçasından çalma çıktı. | Open Subtitles | لأن تلك الأغنية الصغيرة هناك هي نفسها تم سرقتها من أغنية شعبية قديمة |
Ben küçükken bir hizmetçimiz vardı ama bu aynı şey değil. | Open Subtitles | عندما كنت طفلا كان لدينا خادمة، ولكن هذه ليست هي نفسها. |
Ve o gün, bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. | Open Subtitles | في ذلك اليوم وقالت انها سوف لن تكون هي نفسها. |
Duvarlar aynıydı, mobilyalar da, her odanın da aynı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | الجدران هي نفسها الأثاث الأمر الذي جعلني ألاحظ أن في كل غرفة |
Bu eşik, bilimciler tarafından gezegensel sınırlar olarak tanımlananların aynısı. | TED | وهذه الحافة هي نفسها التي عرفها العلماء من قبل بالحدود الكوكبية. |
Onlara göre, aynı mesaj ama. | Open Subtitles | و لكن بالنسبة لهم ، هي نفسها |
Ta Fizan'a bile gitsen, hayatın buradaki ile aynı olacak. | Open Subtitles | حياتك هي نفسها سواءً كنتَ هنا أو على بعد 3000 ميل |
Yani hayvan kendisi ve "Sadece iyi olanı yapmaya çalışıyorum" diyen de O. | Open Subtitles | إذاً هي نفسها الحيوان وهي تقول "أنا أحاول فقط أن افعل الخير " |
Kanıtlar gösterecektir ki bizden isteyeceği merhameti o, kendisi göstermemiştir. | Open Subtitles | الأدلة تثبت أنها هي نفسها لم تظهر رحمة تطلبها لنفسها منا |
"kendisi biberle şekeri karıştırdı." | Open Subtitles | ♪ هي نفسها مزجت الفلفل الأحمر مع الزبدة ♪ |
Yani örneğin, iki kırmızı kartın art arda gelmesiyle eş polarizasyona sahip iki foton aynı şey olacak. | Open Subtitles | اذا، على سبيل المثال، الربح مع ورقتين حمراء مطابقة قد تكون هي نفسها كاثنين من الفوتونات مع استقطاب مطابق. |
Yani, cenazede karısına söyleyebilirim ama aynı şey olmaz ki bu. | Open Subtitles | يعني أنا يمكن أن أقول أنه لزوجته في جنازة، لكنها لن تكون هي نفسها. |
Savaşması için askerler gönderirsin ve Küp kullanırsın ama aynı şey değil. | Open Subtitles | يمكنك إرسال جنود إلى المعركة واستخدام قوارير، لكنها ليست هي نفسها. |
Sensiz orası eskisi gibi değil kardeşim. | Open Subtitles | ليست هي نفسها الى هناك دون لكم، وإخوانه. |
Aramızın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını biliyorum. | Open Subtitles | وسأعرف أنّه سوف لن تكون العلاقة التي بيننا هي نفسها مرّة أخرى أبداً. |
Şey ona değişti ve asla eskisi gibi olmayacak. | Open Subtitles | لم يتغير شيء فيه، ، وسوف لن تكون هي نفسها. |
Evrenin oluşumundan buyana geçen zamanın çok büyük çoğunluğunda, bu kayadaki atomların hikayesi ile benim bedenimdeki atomların hikayesi aynıydı. | Open Subtitles | بالنسبة للغالبية العظمى من عمر الكون، قصة الذرات التي في هذه الصخرة كانت هي نفسها كقصة الذرات التي في جسدي. |
Yazı tipi gazete ve TV kanallarına gönderilenlerin aynısı. | Open Subtitles | الأسماء في القائمة هي نفسها التي أرسلت إلى الصحف و محطات التلفزة |
Onlara göre, aynı mesaj ama. | Open Subtitles | و لكن بالنسبة لهم ، هي نفسها |
Charming'ten bu şekilde ayrılmak istemediğini biliyorum. Ama sonuç aynı olacak. | Open Subtitles | أعرف ليست تلك الطريقة التي تريدي فعلها ولكن النتائج النهاية هي نفسها |
Araştırmacılar bunu inceledi ve nereye giderseler gitsinler "hayır" oranının aynı olduğunu gördüler. | TED | وقد قام الباحثون ببحث ذلك الأمر، والنتيجة كانت أن نسبة الإجابة بِلا هي نفسها أينما ذهبوا. |
Ölüm Meleği diyarında başka defterler de var, ama kuralları aynıdır. | Open Subtitles | هناك عدة مفكرات في عالم الشينيغامي، لكن القوانين هي نفسها |