Bunun saçmalık olduğunu düşüneceğini biliyorum... ama Andy'nin ölümündeki sorumluluğum yüzünden üzgünüm. | Open Subtitles | أعرفُ أنكَ ستَظُن أن هذا هُراء لكني أُحِسُ بالسوء لتوَرُطي بمَوتِ آندي |
- Adam bir başka eyaletten. - saçmalık. saçmalık. | Open Subtitles | ـ الرجل من مُقاطعة مُختلفة ـ هُراء ، هُراء |
Siktirin gidin sizi sikikler! İnsanlar, "O kız kalbimi kırdı" derler. saçmalık adamım. | Open Subtitles | الناس يقولون بأنها حطمت قلبي, هذا هُراء يارجل القلب لا يمكن أن يتحطم, إنهُ مُكون من عضلات |
Çok Saçma! Tuhaf adamdır ama hain değildir. | Open Subtitles | هُراء صعب المِراس ربّما, ولكن خائن فلا |
iki dakikada düşünseniz palavra, hala palavra | Open Subtitles | عندما تتأمله قليلا ستجده مع ذلك محض هُراء |
Saçmalama, senden tek istediğim cebinde ufak bir paketi | Open Subtitles | هُراء. أنا أطلبُ منكَ أن تأخذَ رُزمةً صغيرَة |
İkimizin arasında, kayıt dışı olarak, bu saçmalık. | Open Subtitles | بيني و بينَك، و خارِج التَسجيل، هذا هُراء |
Yani, saçmalık olması tamamıyla mümkün. | Open Subtitles | أعني، هذا أمر ممكن تمامًا إنّه مجرد هُراء |
Ben, kendim, bir başkasının bana 'İnandığın her şey tam bir saçmalık' demesiyle ikna olmuştum. | Open Subtitles | أنا نفسي تم اقناعي من قبل شخص قال لي أن كل ما أصدقه هُراء |
saçmalık. elindeki bir bomba ve az önce aktive etti. | Open Subtitles | هُراء. تِلك قُنبُلة ولقد قام بتلقيمِها فحسب |
196. Bu saçmalık. | Open Subtitles | سيقومون بتوصيل سيارتك الى المنزل برسوم اضافية. رقم 196. هذا هُراء. |
- saçmalık falan değil, anne! İnsanlar her an ölebilir! | Open Subtitles | هذا ليس هُراء امي يمكن ان يموتّ الناس بأي دقيقة، إتصلي بها |
- Burada olduğunu bildiğini sanmıyorum. - saçmalık. | Open Subtitles | ـ لا أعتقد أنه كان يعلم بوجودها هُنا ـ هُراء |
Kabul, yazımı felaket ama tamamen saçmalık değil. | Open Subtitles | أعني ، الكتابة شنيعة لكنها ليست هُراء بالكامل |
Bunlar tam bir saçmalık çünkü. | Open Subtitles | ربّما أريد إستعادة أموالي لأن كل هذا هُراء. |
saçmalık bu. Sözünün eri adamsın sanıyordum. | Open Subtitles | هذا هُراء لعين ، لقد اعتقدت أنك رجل تفي بوعدك |
- Asla işe yaramaz. - saçmalık. | Open Subtitles | ـ لا ينجح ذلك الهُراء على الإطلاق ـ هذا هُراء |
- Yarın işte önemli bir gün olacak. - Saçma! Gideceğiz. | Open Subtitles | لدى الكثير من العمل غداً - هُراء, سوف نذهب - |
Yani, adımı temize çıkarmakla ilgili söylediklerin falan, hepsi palavra mıydı? | Open Subtitles | إذاً، كلُّ ماجرى بشأن تبرئتيّ كان محضُ هُراء ؟ |
Saçmalama. Burada kal ve kahveni iç. | Open Subtitles | . هذا هُراء , عليّك المكوثُ قليّلاً هُنا , و تتناول كُوبَ قهوة آخر |
Glynn'in mutfağı Schibetta ve çetesine devretmesi çok boktan oldu. | Open Subtitles | نعم, هُراء بما إن جلين سلم المطبخ إلى شيبيتا |
Siktir git, seni kendini beğenmiş pislik. | Open Subtitles | أُحاولُ إخبارهُم كيفَ أنهُ تمَ إصلاحي هُراء |
- Hadi be. - Günde 8 km. ilerliyorum. | Open Subtitles | هذا هُراء أنا أنجز خمسة أميال في اليوم |
Hadi oradan! Ne istiyorsun? | Open Subtitles | هُراء ماذا تُريدين؟ |