Durumun hakkında konuşabileceğimiz şeyler var ancak korkarım ki koşullarda senin çalışmaya katılımınla ilgili bu tip bozukluklarda... | Open Subtitles | حسناً, هُناك أشياء يُمكننا مناقشتها حول حالتك، ولكن أخشى بشأنْ مشاركتك في الدراسة، |
Ama yaptığım şeyler var, onlarla da işim bitti ama o şeylerin benimle işlerinin bittiğine dair sana söz veremem. | Open Subtitles | ، لكن هُناك أشياء فعلتها وقد أكون قد انتهيت من تلك الأشياء لكن لا أستطيع أن أعدك بأن تلك الأشياء قد انتهت مني |
Kendimle ilgili netleştiremediğim şeyler var. | Open Subtitles | حسناً، هُناك أشياء ما زالت غير واضحة بالنسبة لي. |
Üzerinde yanlışlık yapmadığım belirli şeyler vardır. | Open Subtitles | هُناك أشياء مؤكدة حول ما أفعلُهُ وهو ألا أقوم بخطأ. |
Hepimizin içinde asla serbest bırakılmaması gereken şeyler vardır. | Open Subtitles | هُناك أشياء بداخلنا جميعًا لا يُمكن أن تُكبح جِماحها |
Herkesi mahvedebilecek şeyler var o videolarda. | Open Subtitles | هُناك أشياء هُنا ربّما تورّط الجميع |
- Değiştiremeyeceğim şeyler var. | Open Subtitles | هُناك أشياء لا أستطيع تغييرها |
Denemek istediğim başka şeyler var. | Open Subtitles | هُناك أشياء أخرى أود تجربتها |
Yapabileceğim şeyler var. | Open Subtitles | هُناك أشياء يُمكننى فعلها |
Fakat uğrunda savaşmaya değecek şeyler vardır. | Open Subtitles | لكن هُناك أشياء نستحق أن نخوض الحرب من أجلها |
Kontrol edemeyeceğin şeyler vardır. | Open Subtitles | هُناك أشياء لا يمكنك التحكُم بها |