Bunu anlamanın tek yolu var, değil mi. | Open Subtitles | حسناً . هُناك طريقة واحدة أن نكتشف هذا , أليس كذلك ؟ |
İstediğini elde etmenin daha kolay bir yolu var. | Open Subtitles | هُناك طريقة أسهل بكثير للحصـول على ما تريد. |
Ve geleceğe bakmanın da bir yolu yok. | Open Subtitles | و لا يوجد طريق للنظر إلى المُستقبَل أم أن هُناك طريقة ؟ |
Onların hayal gücüne göre böyle bir şeyin gerçekleşmesinin tek bir yolu, onlar için tek bir cevabı vardı; | Open Subtitles | كان هُناك طريقة واحدة لأن يخطر شيئاً كهذا في مخيلتهم إجابة واحدة فقط لهم |
Mükemmel çileği seçmenin tek bir yolu vardır. | Open Subtitles | أتعلمين ، هُناك طريقة واحدة فقط لإختيار الفراولة المثالية |
Evet, sanırım bu piçi yakalayabileceğimiz bir yol var. | Open Subtitles | أجل , أظن أنّه هُناك طريقة لنلقي القبض على ذاك الحقير |
Kocanın metresiyle tanışmanın iyi bir yolu var mı? | Open Subtitles | هل هُناك طريقة محتــرمة لمقابلة عشيــــقة زوجِك؟ |
Rosenthal'ı yakalamanın bir yolu var mı diye konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | ما إذا كانت هُناك طريقة لإيجاد روزينتال إعتماداً على أنفسنا ؟ |
- Daha kolay bir yolu var. Öğrenci birliği üyeleri sırlarını söylemeyi seveler. | Open Subtitles | هُناك طريقة أسهل، ففتيان الأخويّة يعشقون التحدّث. |
Bu işten kurtulmanın bir yolu var. | Open Subtitles | و هُناك طريقة وحيدة للتملص من هذا. |
Kalabilmenin bir yolu var. | Open Subtitles | هُناك طريقة واحدة تُمكنك من البقاء. |
Bunu ispatlamanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | هُناك طريقة واحدة أكيدة لإثبات ذلك. |
Başka bir yolu olmalı. Seni burada bırakamam. | Open Subtitles | كلاّ، لابدّ أنّ هُناك طريقة أخرى، فلن أترككِ هُنا. |
Onu eşim yapmanın bir yolu yok çünkü o kilise ile evli. | Open Subtitles | لكن لم تكُن هُناك طريقة أستطيع بها جعلها تخصني بالنظر إلى أنها كانت |
Bunu sormanın kibar bir yolu yoktur, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، ليس هُناك طريقة مهذّبة للتحقّق من ذلك، أليس كذلك؟ |
Bir kurtadamı öldürmenin tek bir yolu vardır. | Open Subtitles | هُناك طريقة واحدة لقتل مُستذئب... |
Belki de başka bir yolu vardır. | Open Subtitles | ربّما هُناك طريقة أخرى. |
Seçilecek tek yol var dostlar, o da şu anda avucumun iinde. | Open Subtitles | هُناك طريقة واحدة لضمان ذلك أيها الرجال وهو هُنا في يدي |
Ayrıca kötü adamımızı bulmak için daha kolay bir yol var. | Open Subtitles | بالإضافة إلا أنه هُناك طريقة أفضل للإمساك بذلك الرجل |
Ama geçmişe seyahat etmenin bir başka yolu daha var, son zamanlara kadar çok mantıksız olduğu düşünülen ama gittikçe gerçeğe yaklaşan bir yol. | Open Subtitles | .و نقلها إلى الماضى لكن ، يوجد هُناك طريقة أُخرى للسفر نحو الماضى طريقة كانت لتُعتبر حتى مؤخّراً ، غير معقولة |