ويكيبيديا

    "وأبوس" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yoktu
        
    • ün
        
    • erkek
        
    Benim kısır döngü ilişkilerim yoktu. İlişkilerimin arasında bir kısır döngüm vardı. Open Subtitles أنا ألم وأبوس]؛ ر لها نمط العلاقة، كان لي نمط بين علاقة.
    -Annemlerin haberi yoktu ama bu şarkıyı dinlerken onların arabasını kullanıyordum. Open Subtitles هذه الاغنية هي لي القيادة والدي وأبوس]؛ أولدزموبيل دون أن يعلموا.
    -Gerçek şu ki, Simon'dan önce de faal bir sosyal hayatım yoktu. Open Subtitles في الحقيقة، لم أكن وأبوس]؛ ر لها حقا حياة اجتماعية كبيرة قبل سيمون سواء.
    Ertesi sabah Büyük 'ün evindeyken düşünmeye başladım. Open Subtitles في صباح اليوم التالي في الكبير وأبوس]؛، لقد بدأت الصورة للتفكير.
    -Büyük'ün evinde mi bıraktın? Open Subtitles تركت الملابس الداخلية الخاصة بك في الكبير وأبوس]؛ [س].
    30 yaşındaki bir erkek hala bekarsa, bir sorunu var demektir. Open Subtitles إذا كان الرجل هو أكثر من 30 واحد، هناك وأبوس]؛ ق شيئا خاطئا معه.
    Ben seçildim çünkü Stanford'un yeni erkek arkadaşı yayıncının asistanı. Open Subtitles أنا اختير بسبب ستانفورد وأبوس]؛ الجديد صديقها هو محرر الصور مساعد.
    Bizim için bu kadar süslenmene gerek yoktu. Open Subtitles أنت ألم وأبوس]؛ ر لها للحصول على يرتدي كل ما يصل بالنسبة لنا.
    Hayır, numaran bende yoktu ve birşey söylemek istedim. Open Subtitles لا، أنا ألم وأبوس]؛ ر لها رقمك وأردت أن أقول لك شيئا.
    Birincilik ödülünün kime verileceğini beklememe gerek yoktu o bütün dünyanın en iyi tasarımcısıydı. Open Subtitles أنا ألم وأبوس]؛ ر الحاجة لجنة رفيعة المستوى لتقرر - كان أفضل مصمم جديد في المكان كله.
    - Aslında hiç uçuş puanım yoktu. Open Subtitles - لم أكن وأبوس]؛ ر لها في الواقع أي ميل.
    Çok fazla trafik yoktu, değil mi? Open Subtitles اسن وأبوس]؛ ر الكثير من حركة المرور، وهناك؟
    Hâlâ sol yumurtalığı vardı ve davayı kaybetmeye hiç niyeti yoktu. Open Subtitles ... وقالت أنها لا تزال لديها لها المبيض الأيسر وانها اسن وأبوس]؛ ر على استعداد لتسوية خارج المحكمة.
    Büyük'ün evinde ilk kez kakamı ettim. Open Subtitles لأول مرة في الكبير وأبوس]؛ [س]، لقد فعلت ذلك لعدد اثنين.
    Ben de geceyi eşyalarım atıldığından beri ilk kez Büyük'ün evinde geçirdim. Open Subtitles قضيت ليلة في الكبير وأبوس]؛ [س] لأول مرة منذ تعرض للركل أشيائي من العش.
    Yarım saat sonra, geçmişte pekçok küçük ölümün yaşandığı yere, Büyük'ün evine geri dönmüştüm. Open Subtitles وبعد نصف ساعة، وكنت مرة في الكبير وأبوس]؛ [س]، موقع هذا العدد الكبير من الوفيات قليلا الماضية.
    Bu arada, ben de Büyük'ün sürekli misafirine dönüşmüştüm. Open Subtitles وفي الوقت نفسه، ل أصبحت ضيف البيت المتكرر للالكبير وأبوس]؛ [س].
    Samantha onu becerecek bir erkek bulmanın, perde tamirini becerecek bir erkek bulmaktan daha kolay olduğunu farketmişti. Open Subtitles سامانثا تم اكتشاف أنه كان أسهل للعثور على الرجل أن المسمار لها من الذين وأبوس]؛ د المسمار في لها قضيب الستارة.
    Eğer seni önemseyen bir erkek yoksa... Open Subtitles إذا كنت دون وأبوس]؛ ر لها الرجل الذي يهتم لأمرك،
    erkek arkadaşımın eski erkek arkadaşının partisine katılıyordum. Open Subtitles أنا كان يحضر حزب صديقي وأبوس]؛ ق صديقها السابق.
    Bunu yapmamı seviyor, hangi erkek sevmez ki? Open Subtitles يحب الحصول على رأس ل، ولكن ماذا الرجل لا توجد الآن وأبوس]؛ ر؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد