Başı ağrıyordu ve ona acısını bastırıp sahaya inerek koduğumun iblisleriyle savaşmasını söyledim. | Open Subtitles | كان لديها صداع وأخبرتها أن تجتاز الألم وتذهب إلى أرض المعركة لمقاتلة الشياطين |
Ona onbin dolar verdim ve eve gitmesini söyledim. | Open Subtitles | أعطيتها عشرة آلاف دولار وأخبرتها أن تعود لبيتها |
Ziyarete gelecekmiş ve bu hafta sonunun uygun olacağını söyledim. | Open Subtitles | تريد أن تأتي لتزور وأخبرتها أن عطلة الأسبوع هذه ستكون جيدة |
Sonuçlarını biliyordu ve gitmesini söyledim. | Open Subtitles | إنها تعلم ما يحدث ذلك بها وأخبرتها أن ترحل , نورا |
Ona mesaj çekmeye cesaret ettim ve buraya seninle buluşmaya gelmesini söyledim. | Open Subtitles | لقد أعطيت لنفسي حرية مراسلتها وأخبرتها أن تأتي هنا لمقابلتك |
Annem her gece ağlıyordu ve bende ona endişelenmemesi gerektiğini söylüyordum. | Open Subtitles | والدتي تبكي كل ليلة وأخبرتها أن لا داعي للقلق. |
Dışarıda kötü insanlar olduğunu ve bu yaptığının aptalca ve tehlikeli olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | وأخبرتها أن ثمّة أناس أشرار بالخارج، وأن سلوكها هذا أرعن وخطر. |
Orada kaldığı iik gece saat 4'te kayınvalidesi onu uyandırmış ve dışarı çıkmasını ve ihtiyacını dışarıda, karanlıkta görmesini söylemiş. | TED | و في الليلة الأولى التي قضتها هناك في الرابعة صباحاً أيقظتها حماتها، وأخبرتها أن تذهب إلى الخارج لتقضي حاجتها في الظلام في العراء. |
Beni korkutuyordu ona susmasını söyledim ve... | Open Subtitles | مالأمر؟ إنها تخيفني .. وأخبرتها أن تسكت |
Stahl, Jimmy O'ya nefretim üzerine oynadı ve ona Fiona ile Kerrianne'in güvenliğiyle kulübün dokunulmazlığı Karşılığında onu verebileceğimi söyledim. | Open Subtitles | لعبت " ستال " بكراهيتي ضد " جيمي أو " وأخبرتها أن أسلمه لسلامة " فيونا " و " كاريان " وحصانة للنادي |
"Eric'i görebilir miyim" diye sordu ve ben "iyi bir zaman değil" dedim. Sonra çıkıp gitti. | Open Subtitles | وكنت هنا، وأخبرتها ...أن توماك مات، وسألتني |
Şimdi o feci günü hayal edin, Küstah amiri onu şu ''her şeyi değiştirelim'' toplantısına çağırdı ve ona her bir hastasına kendini tanımlamasını istemesini söyledi. | TED | فتخيل ذلك اليوم الصعب، عندما دعتها مشرفتها الوقحة لاجتماع "تغيير كل شيء" وأخبرتها أن عليها أن تسأل كل واحد من زبائنها للتعرف عليه. |
Bacaklarını açmasını söylemiş ve rahimini muayne etmiş. | Open Subtitles | وأخبرتها أن تباعد بين ساقيها. |
Kaşlarımı düzelttirdim ve beni J-lo ya benzetmesini söyledim. | Open Subtitles | ذهبت لأعمل حواجبي... وأخبرتها أن تجعلني مثل "جي لو" |
Sizi aradım çünkü duyduğuma göre Donette'i ziyaret etmiş ve oğlumun ölümünün intihar olmayabileceğinden bahsetmişsiniz. | Open Subtitles | اتصلت لأني سمعت أنك قمت بزيارة (دونيت) وأخبرتها أن موت إبني لا يمكن أن يكون إنتحارا |
Çalıştığı salona gittim ve Sosyal Hizmetlerin Quon'u görmeye geldiğini söyledim. | Open Subtitles | ذهب إلى الصالون حيث تعمل وأخبرتها أن الخدمات الاجتماعية أتت (لرؤية (كوان |