Bebeği Mathilda'ya götürdü. Ve onu evlat edindiler. | Open Subtitles | وأخذها إلى ماتليدا واحتفظوا بها لرغبتهما |
Bakıcısı Bay Cosgrove, Bu sabah geldi ve onu yanında götürdü. | Open Subtitles | ,وصل ولي أمرها، السيد كوسجروف .هذا الصباح وأخذها معه بعيدا |
Tek bir kelime söylememesi yüzünden değil, kaçarken yanında yasak parşömenleride götürdü. | Open Subtitles | بل لأن لم يفصح بمحتويات المخطوطة وأخذها معه |
Birgün beyaz atlı bir prens ona gelmiş. Ve onun gelini yapıp götürmüş. | Open Subtitles | أمير على حصان أبيض ، تزوجها وأخذها بعيدا |
Belki onu bir yerlere götürmüştür? Burada ilaç verip, sonra da başka bir yere götürmüş olabilir mi? | Open Subtitles | ربما أخذها لمكان ما أعني خدّرها هنا وأخذها لمكان آخر |
Nedimesi her şeyi berbat etmeden önce kral süitine götürmeye çalışıyorum ama çoktan ayırtılmışlar. | Open Subtitles | وأخذها معى إلى جناح الرئاسى قبل ان تقوم وصيفات الشرف بتخريب كل شئ ,لكنهم يخبروونى انه محجوز |
Oğlunun gelip onu evden götürmeye hiç hakkı yoktu. | Open Subtitles | لم يحق لإبنك الحضور إلى منزلي وأخذها |
Yani kızın yüzünden bir parçayı alıp götürdü. | Open Subtitles | اعني, لقد قام بقطع طبقة رقيقة من وجهها وأخذها معه |
Sonra babam onu alıp parka götürdü. | Open Subtitles | وفي النهاية استسلم والدنا وأخذها إلى الحديقة |
Bir akşam onu sarhoş edip Kuan-Fu yoluna götürdü. | Open Subtitles | في أحد الليالي ...جعلها تثمل وأخذها إلى طريق فو كوان |
Pekala, rakım odası otoparkın hemen yan tarafında, muhtemelen cesedi arabaya yükledi, demiryolu avlusuna götürdü ve izini kaybettirmeye çalıştı. | Open Subtitles | حسناً ، غرفة الإصهار بجوار مرآب السيارات لذا ربّما وضع جثّتها في السيّارة وأخذها إلى ساحة السكك الحديدية وحاول تضليلنا عن الحقيقة |
Bir gece The Bourbon'da masum bir şekilde eğlenirken o iki kafalı canavar onu gördü ve kandırıp Park Hyatt'daki süitine götürdü. | Open Subtitles | "في يوم ماً كانت تحتفل ببرائة في حانة "بيربن عندما رآها وحش برأسين وأخذها لجناحه |
"Tamam" dedi ve eve götürdü. | TED | فقال حسنا، وأخذها إلى بيته. |
Ama o, bunu daha da ileri götürdü. | Open Subtitles | وأخذها إلى مستوى أعلى |
Ama Sharon'la evlenip, onu balayında oraya götürdü. | Open Subtitles | (تزوج (شارون وأخذها هناك لشهر العسل |
Kızı Beach Comber'de arabaya alıp Motel Six'e götürmüş. | Open Subtitles | التقطتها من متنزه على الشاطئ, وأخذها |
Benicio onu kendi ülkesine götürmüş. 3 çocukları var en büyük oğulları Felipe dün gece o olaya tanık olana kadar küçük diktatörlüklerinde mutlu mesut yaşıyorlardı... | Open Subtitles | وأخذها معه إلى بلده لديهما 3 أطفال وعاشا في سعادة ونعيم في دكتاتوريتهم الصغيرة حتى الليلة الماضية حسب ما قاله أكبر أبناءهما فيليب |
Babamızın onunla evlenmesine engel olmak için annemizi kaçırıp Monach Adaları'na götürmeye çalışmış. | Open Subtitles | حاول أختطاف أمنا وأخذها إلى جزر (موناخ) من أجل منع أبينا من زواجها |