"وأدركت أنه" - ترجمة من عربي إلى تركي

• anladım ki
• fark ettim ki

anladım ki, eğer öğrencilerimden açıkça konuşmalarını isteyeceksem, ben de kendi gerçeğimi söylemeli ve bunu yapamadığım zamanlar hakkında onlara karşı dürüst olmalıydım.
وأدركت أنه إن كنت سأطالب طلابي بالجهر بالكلام، فيجب عليّ إخبار حقيقتي وأصدق معهم عن المرات التي فشلت بفعل ذلك فيها.

Yemek günlüğümü kontrol ettim ve anladım ki; beş kez senin favori yemeğini yaptım ve sen bunun sadece üçünü gerçekten beğenmemişsin.
لذا راجعت مجلة الطبخ خاصتي وأدركت أنه في ثلاثة من كل خمس مناسبات صنعت لك فيها طبقك المفضل

Ve ben anladım ki bu kitap ben ve babamın nesli gibi iki nesil arasındaki dargınlığı temsil edebilirdi. Fakat Karayipli yaşamında hatırat veya biyografi gibi gelenekler yoktur.
وأدركت أنه قد يمثل الانفصال بين جيل وآخر مثل الانفصال بين جيلي وجيل أبي ولكن ليس هناك عادات متبعة للحياة الكاريبية بالنسبة للذكريات والسير الذاتية

Ve fark ettim ki sanki hâlâ gözetim altındaymış gibi yürüyordu, fakat yürüyüşüne hayran kalmıştım.
وأدركت أنه يمشي كما لو أنه كان تحت المراقبة ولكن أعجبتني مشيته

Düğünü düşünüyordum ve fark ettim ki sağdıcım yok.
لقد كنت أفكر للتو بشأن حفل الزفاف وأدركت أنه ليس لدي إشبين

Şehirlerde çalışıyorduk ve fark ettim ki değişiklik yapmak için şehir dışına çıkıp işçileri organize etmeye başlamam gerekiyordu.
كنا نعمل في المدن ,وأدركت أنه كي نستطيع صنع الفارق فأنه يتعين علينا الخروج لتنظيم العمال

Elindeki mendili görünce anladım ki hırlamıyor, hapşuruyor.
ثم لاحظت أن لديه منديل في يده وأدركت... أنه لم يكن يزمجر... , لقد كان يعطس.

Ve fark ettim ki eğer onunla aramdakileri düzeltmek istiyorsam ona yalan söylemeyi bırakmam için bana izin vermen gerek.
وأدركت أنه إذا ارد أن أجعل الاشياء أفضل بيني وبينها اريد وعدك أنك سوف توقفي بالكذب عليها

fark ettim ki çiçeklenme dönemiyle ilgili bir zaman çizelgesi oluşturarak baharda ağacın alacağı görüntüye şekil verip onu tasarlayabilirim.
وأدركت أنه بإنشاء خط زمني للوقت الذي تزهر فيه ثمرة ما مقارنةً بالآخرين، تمكنت من تصميم الشكل الذي ستبدو عليه الشجرة خلال الربيع.